KAOS a Hazır mıyız..

2023 e giderken yavaş yavaş ortalık ısınacak,  Türkiye’yi durduramayan emperyal sistemin Gayr-i Nizam-ı Harp in tüm argümanlarını kullanacak demiştik. Neydi bunlar..

Lidersiz Toplum Hareketleri

Sivil itaatsizlik Eylemleri

Ekonomik Saldırılar

Psikososyal, etnik ve dini argümanlar üzerinde kurgular

Devlet Sistemini Etkisizleştirme

Psikolojik Harp Teknikleri

Açık Toplum Enstitüleri üzerinden operasyonlar

Kaos ve Darbeler. Vs..

Millet olarak tüm bunları yaşadık. Belki de yaşamaya devam edeceğiz. Korona nın en büyük faydası da bu noktada ortaya çıktı. Avrupa başta olmak üzere birçok sokak hareketi ertelendi..

Buna rağmen Boğaziçi Üniversitesinde bir prova yapıldı. Üniversite okuyan herkes bilir ki Rektörü bir kayıt sırasında duyarsın, belki bir konuşmada, birde diplomanın üstünde imzasını.  Bizde öğrenciydik. Bırakın Rektörü, kapıdaki güvenlikçinin değişmesini istedik diye nerdeyse üniversiteden atılacaktık. Hem de en demokrat bir Rektör tarafından. Çünkü her kurumun bir işleyişi var. 3-4 yıl misafir olan bir öğrencinin idari bir işleyişte söz sahibi olması hiçte realist değildi zaten. Yarı özerk bir yapıya sahip olsa da bütçesi devletçe karşılanan üniversitelerde iktidarın hukuken atama hakkı var. Bunu da istediği gibi kullanması demokrasinin bir gereği değil mi. Bunu engellemek ise sisteme başkaldırıdır. Bu sefer tüm kurumlar tartışmaya açılır(madde: 2-5-7) olay budur.

Aslında 20 yıllık iktidarın en çok eleştirilen eksiği üniversitelerin temizlenmesi ve eğitim sisteminin millileştirilmesi konusuydu. Emperyal merkezlerin ve fetö nün kontrolünde olan üniversitelerin acilen elden geçmesini isteyen Prof. Dr. Emin Gürses başta olmak üzere birçok akademisyen hükümeti görev yapmaya davet etti. Sayın Erdoğan da bu konuyu özeleştiri kapsamına dile getirdi ve harekete geçti.

Boğaziçindeki duruş bu yeniden millileşmeye karşı bir direnişti aslında. Yani mesele Rektör değildi.

Sonra!

Acaba nasıl bir hamle gelecek? Diye, beklerken Gara Operasyonu ile sürecin başladığını gördük. Mart ayı ile birlikte başta Anayasa olmak üzere birçok alanda demokratikleşme adımları için hazırlıkların sonuçlanacağı bir zamanda Erdoğan ın bu hamlesi de geciktirildi.

Kapsamlı bir af, siyasal açılım, daha çok ekonomik paylaşım, yargısal reformlar, hak ve özgürlüklerde düzenleme ile toplumsal kırılmaların ve kutuplaşmanın azaltılması planlanıyordu…

Erbil Hükümeti üzerinden 5 defa ilgili birimlerce yapılan görüşmelerde PKK tarafından SİVİL ESİRLERİN serbest bırakılması gündeme bile alınmadı. Bu konuda özellikle sol siyasi yelpazenin geçen yerel seçimlerde bile konuyu gözden kaçırma çabası şu manaya geliyordu. Kaçırılan bu 13 vatandaş canlı kalkan olarak orda tutuluyordu. Bunu bilmek için askeri bilgiye sahip olmak da gerekmiyor.

Yani örgüt TSK Operasyonlarını engellemek için canlı kalkan kullanıyordu.

Abd  ve İstihbarat birimlerindeki kripto fetö mensuplarının yardımlarıyla operasyonu haber alan PKK canlı kalkan olarak elinde tuttuğu 8 i Kürt kökenli olan toplam 13 vatandaşı infaz etti.

Sonra da; olay TSK ve Hükümetin üzerine yıkılmaya çalışıldı. Neymiş efendim! Operasyonun zamanlaması yanlışmış, TSK 13 vatandaşı kendisi vurmuş. Allah’dan sağ ele geçen örgüt mensupları infazı itiraf ettiler de konu kapandı.

Operasyonun başarısız kalması için ellerindeki tek fırsatı kullanan ABD ve taşeron örgütü PKK nın diğer hedefleri nelerdi acaba?

1-Seçim dengesine direkt etki edecek olan Anayasa değişikliği ve demokratikleşme paketinin askıya aldırmak.

2- Hdp/pkk paranoyasından kopan Kürt seçmene “mazlum” rolünde “hdp nin kapatılmasını” sunarak kitlenin 6-7 milyondan 4 milyona inen oy yelpazesini yeniden diriltip istedikleri partiye kanalize(?) etmek. Hdp nin kapatılmasını ençok isteyen partinin de ençok ekmek yiyecek parti olan chp olduğunu bilmem gizlemeye gerek var mı?

3- Suriye’de Türk Devletinin şefkatiyle 100 yıllık kardeşliğe yeniden kavuşan Kürt Halkının giderek Irak’ın kuzeyindeki Kürtlere de model oluşturmasını engellemek.

O tarihte Devlet Erbil yönetimiyle yeniden görüşmelere başladı.  Türkiye’nin ABD ve AB nin milisliğini yapan pkk nın dar alanda yok edilmesini başaracak güçte olduğunu hepsi biliyor. Ne AB, ne ABD, ne Rusya, ne de İsrail bu gidişatı durduramayacak. Belki geciktirir, Gara da olduğu gibi sulandırır ama engelleyemeyeceğini gördü.

Pkk/Kongragel in 6 kongresinde “bağımsızlık taleplerinden vazgeçip, silahları bırakmayı konuşabiliriz” diyen Öcalan’ı paket yapıp Türkiye ye teslim eden ABD nin Kürtlere ne kadar güven verdiği biraz da zeka seviyesiyle ilintilidir.

Ben sana Türk Devleti ile savaşman için destek veriyorum diyor..

Kim diyor…

Abd, Ab, Rusya, İsrail, İran… hemde açıktan seçikten…

Emperyalizim aptal olanı herkesi kullanır.  Yani eşşek olduktan sonra semer vuran çok olur. Neçirwan Barzani nin dediği gibi “ Batı bizi her zaman kullandı ve öldürttü. Halepçede, Şam da kürtlerin üzerine atılan kimyasal bombaları Türk Devleti ne üretti, ne sattı, ne de attırdı. Tüm bunları batı yaptı. Petrol için Kürtlerin kanı kullanıldı” sözleri sanırım yeterlidir..

Hdp nin kapatılması..

Aslında en çok da muhalefet partilerinin işine gelecek olan bu kapatmayı hükümete yaptırıp, meyvesini kendileri yiyecekler. Terör örgütüyle bağı yıllardır var olan hdp ile işbirliği yapan, açıktan çok fazla konuşamayan partiler en karlı çıkacak olanlar olacak. Bu şekilde hem batının baskısı, hem sokak hareketleri daha rahat ısıtılacak… yani hava puslanacak..

Şırnak dan bir Kürt kardeşimiz şunu söyledi: “ Allah Devletten razı olsun. Selo ve Figo yu içeri aldı, sokağa huzur geldi. Kaygısız uyuyor, telaşsız işimize gidiyoruz. Ne Cadde başında, ne gece ev ev gezip haraç toplayanalar var. Allah aşkına! 3-5 üst düzey kişi daha alınsa Vallahi bu millet hdp nin tabelasını kendisi indirir. Sözleri çok manidardır.

Huzur ne güzel bir şeymiş meğer…

KAOS PLANLARI bitti mi dersiniz… elbette hayır.. İman ve Küfür gibi düşünün siz..

Daha bitmedi….. belki de hiç bitmeyecek. Maalesef 100 yıl aradan sonra kendi kökleri üzerinde yeniden DİRİLİŞE geçen necip TÜRK MİLLETİNİN yakasındaki güncel oyun  EKONOMİK OPERASYONLAR OLACAK…(haftaya)