MİLATTAN ÖNCE KORONADAN SONRA YENİ DÜNYA NİZAMI…

Yayınlama: 19.11.2022
A+
A-

 

Birileri evdeki çocuk misali oyuncaklarıyla oynaya dursun, diğer birileri de tüm dünyada başlamış ancak adı henüz konulmamış 3. DÜNYA SAVAŞININ hangi zeminde ve ne şekilde devam edeceğini planlıyor…

 

Biz ise uyuyormuyuz!

 

Hala çelik-çomak oyununa devam mı edeceğiz?

 

Küçük dünyamızda yapacağımız en büyük şey İZOLASYON yapmak, temizlik ve korunma hususlarına HAYATİ DERECEDE riayet etmek.. evde kalmak, kitap okumak, çocuklarımızla vakit ayırmak, biraz öz eleştiri yapmak, azami TEDBİRLİ OLMAK… sevgi ve şefkat yumağını büyütmek…

 

Gelin hep birlikte neler olup bitiyor bir bakalım…

 

Akdenizde yeni bir nizam kurulurken Türkiye Libya ile yaptığı deniz saha anlaşmasıyla tüm dünyayı TERS KÖŞEYE ATTI.

 

Libya da Türkiye nin desteklediği seçilmiş hükümeti devirme çalışmalarına tüm Dünya, hatta düşman devletler olarak bildiğimiz İran/Suud, ABD/RUSYA, İsrail/AB yekvücut TÜRKLERE DUR demek için birleşti…

 

Suriye de ABD nin tüm tezleri süpürülürken de aynı hadiseyi gördük. YPG için süre isteyen ABD den sonra sahaya RUSYA girmişti.. İran Yemen de savaştığı Suud ve BEA ile birlikte el ele vermiş İDLİB de 40 civarında ASKERİMİZİ şehit etmişlerdi…

 

Kim dosttu, kim düşmandı? Hava puslu ve karanlık…

 

Türkiye için ilk önce TEHDİT, sonra da DURDURMA stratejisi uygulanıyordu..

 

Kankamız RUSYA bile bir sağdan, bir soldan hamle yapıyordu. İçimizdeki  Akademisyen, siyasetçi, devrimci, sosyalist O Rus çocukları bile şaşırıyorlardı…

 

Dışarıdan durum böyleydi, ya içeride durum neydi… Alttan alta FETÖ nün tüm hücreleri SİVİL İTAATSİZLİK EYLEMLERİ yaparlarken, ben MUHALEFET ederim! İşim bu diyenler de kendine durumdan vazife çıkarmaya çalışırken hala olup biteni ne kadar anlamışlardı? Orda burada ne işimiz var deyip, kime çanak tuttuklarının farkındalar mıydı…

 

Sessizce işleyen bir plan vardı… herkes kendince bir mana veriyordu ama gerçekten de olup biten tam olarak NEYDİ!?

 

Bizde tam olarak çözecek değiliz, ama şu olup biten hercümerç içinde belki bir kapı açabilirmiydik..

 

Dikkatinizi çekti mi bilmem, RUSYA,ÇİN,HİNDİSTAN,İRAN,İTALYA kendi aralarında bir takım görüşmeler yaptılar.. Özellikle ekonomik olarak yeni bir dünya nizamı kurulacağını söyleyen PUTİN, ticaretin yeniden şekilleneceğini söylüyordu…

 

ABD ve ÇİN son 5 yıldır belirgin bir şekilde TEHDİTLERE varana kadar EKONOMİK SAVAŞI başlattıklarını artık bilmeyenimiz kalmamıştı. Hatta ben 2007 yılında bir konferans için ülkemizde bulunan ÇİN heyetinden bir yetkiliye şunu söylemiştim. “bizler sizlerle aynı kültürel köklerden yeşermiş milletleriz, aynı coğrafyada benzer kaderler yaşamış topluluklarız. Sizler TÜRK ve MÜSLÜMAN milletleri kendinize DÜŞMAN olarak görmeyin. Bizleri KOMİNİST anlayışla kategorize ederseniz ABD sizin en büyük savunma mekanizmanızı yok etmiş demektir. Sizler tedbir alacaksanız ABD ye karşı alınız.” Bana branşımı sorunca, İSTİHBARAT  ve STRATEJİ diye cevap verdim. Aradan bir hafta geçti otel lobisinde yine sohbet ederken yanımıza geldiğinde. Türk tercüman arkadaşa yönelerek yaptığım tespitlerden dolayı teşekkür ettiğini, öngörülerime katıldığını söyledi.. yani şimdi bu gün olup biteni koca ÇİN devleti bilmiyor ve hazırlık yapmıyor muydu! Elbette herkes kendi tedbirini, kendi planını işliyor, derinden ve sessizce mevzi alıyordu…

 

Avrupada da durum nasıldı…

 

İki yıl öneki köşe yazımda da “kraliçeyle pentagonun savaşı” isimli makalemde yaptığım tespitlerin bugün doğru olduğunu görmek yazılarıma daha da cesaret verdi. İNGİLTERE, AB den ayrılarak yeni NİZAMDA kendini korumak istiyordu.

 

Yeni nizam nedir? Nasıldır? Nasıl olacak? Sorusu yavaş yavaş şekillenirken ilk göze gelen husus ULUS DEVLETLERİ hedef aldığıdır..

 

Parayı ve Teknolojiyi elinde bulunduran iki GÜÇ yeni bir paradigmanın peşinde.

 

Biri ABD Merkezli emperyal savaş ekonomisi üzerinden dünyayı kontrol etme stratejisi… bu strateji Kennedy suikastinde de baş aktör ve faildi.

 

İkincisi Finansal Ekonomik düzende FED üzerinden ÜRETİM e dayalı yeni anlayışın stratejisi..  bu strateji de savaş yok, ulus yok… FED yok. Dolar gücü üzerinden hayali bir ekonomiden ziyade ÇİN in başlattığı üretim EKONOMİSİNİ MODEL alarak büyüyen bir anlayış. Bunun için de FED in MUTLU AİLENİN elinden alınması gerekiyordu.

 

TRAMP ı azil soruşturmasında terleterek birçok alanda tavizler, KÜDÜS de başkentlik ilanı vs. gibi kazanımlar elde eden bu DERİN AİLELER FED i elden çıkarmak istemiyorlar. Çünkü karşılıksız para basan tek banka FED istediği an istediği kadar kâğıdın üzerine dolar yazıp basıyor. Doların saman alevi gibi GÜÇÜNÜN ne zaman nasıl söneceği tartışılırken, bu gücün yani MEVCUT NİZAMIN olası bir KARŞI CEPHE tarafından aniden ÇÖKERTİLME ihtimali Rokfeller başta olmak üzere tüm MUTLU AİLELERE karşı DEVRİM YAPILMASI ANLAMINA GELİYORDU..

 

Tramp bunu mu denemektedir acaba! İngiltere ve Rusya nın desteği ile içten içe kaynayan kazan bu..

 

Bunun küçük bir örneğini önce Saddam HÜSEYİN dile getirdi. Doları bırakıp altın üzerinden petrol satışı dedi, 6 ay içinde ülkesi işgal edildi. Aynı söylemi tekrarlayan KADDAFİ en yakın müttefikleri tarafından bile yüz üstü bırakıldı. Hatta bombalanarak hazin bir şekilde tarihe karıştı… bir ara RUSYA ÇİN ile bu konuyu dillendirse de KADİFE DEVRİMler, SARS virüsleriyle ortalık sessizleşti..

 

Çin in ÜRETİM EKONOMİSİ ABD yi tehdit ederken, birde üstüne üstlük İPEK YOLU projesi ile 65 ÜLKE bu ÜRETİMİN pazarlama ve lojistiğinde üstüne düşeni yaptı. En büyük rolü TÜRKİYE ve AZERBAYCAN almıştı.

 

Başkan ERDOĞAN gelecek adına yeni bir dünyanın temelini atıyoruz, derken hakikati söylüyordu.. İstanbul boğazına dünyanın ilk ve en büyük Raylı köprüsü yapılmasın diye tüm SİYASİ AKTÖRLERİN verdiği MÜCADELENİN arkasında tahmin edersiniz ki kimler vardı…

 

Almanya tarihinde ilk kez VERGİ FAZLASI vermemişti.. yani bütçe fifti fiftiydi. Hatta şu bisikletle poz veren Maliye Bakanı bütçeye katkı sağlamak için karapara aklamadan vergi kaçakçılığına birçok usulsüz işleme yol vermişti..

 

Fransa bildiğimiz gibi oyundan ilk sarı kartı görenlerdendi..

 

İtalya limanlarının ballı kaymaklı geliri ile AB nin DENİZ KAPISI özelliğini ÇİN ve RUSYA lehine dile getirmenin, anlaşmalar yapmanın peşinde koştururken DERİN ABD yi kızdırmıştı…

 

İspanya/Portekiz de AFRİKA ve DÜNYA DENİZ TİCARETİNİN kesiştiği noktada paylarına düşeni koparmanın derdindeyken iki ateş arasında kalmışlardı. Hem ABD derin devletine hem Birleşik Krallığı hem de Çin ve Rusya ya eşit mesafede nasıl durmaları gerektiğini, yada NERDE nasıl durmaları gerektiğini tam olarak çözümlemeye çalışıyorlardı…

 

Derken; kapı çaldı ve CORONA geldi..

 

Belki abartı olacak ama yeni bir EKONOMİK MODEL dünyada Siyasetten, sanata başlayarak inancın derinliklerine kadar ahtapot gibi ağlarını örmüştü..

 

Siz ister KORONA deyin, ister küçük YEŞİL sevimsiz yuvarlak moleküller deyin, ne derseniz deyin… herşey onların gelişiyle yeniden yazıldı..

 

Emin olun bu sitem oturursa; şu sağ-sol ayrışmasını bırakın siz, en muannid Kürtçü bile bir sabah uyanınca “hepimiz insanız ya hu, boş ver şu silahı, siyaseti… İran gibi İslamın içinden zoraki çıkarılın “gayrimeşruislam” anlayış da devrim niteliğinde değişimle “siyonizme karşı değiliz, hepimiz kardeşiz” diyecek noktaya gelecek… Çin ve Rusya SOSYAL BİRLİK DÜZENİ denen yeni bir anlayışla demir kapıları açacak… kim bilir…

 

Ama daha yakından olacak gelişmeler var..

 

Önce AB diye bir EKONOMİK GÜÇ ve BİRLİKTELİK artık hiç olmamak üzer ya dağılacak, yada yavaş yavaş güncelliğini ve kodlarını yitirecek.. bu durum TÜRKİYE için tarihi bir fırsat olacaktır..

 

ABD yetki DEVRİ için kendi iç çekişmesinin yanında birde ÇİN ile çekişirken; ABD üretim üstlerini kendi topraklarına toplayıp, yeni lojistik kanallar üzerinden pazarlama ağını oluşturarak yeni ekonomik modeli başlatmışken… korona çıka geldi..

 

Ne Suriye ne İdlib kaldı…

 

Zamanlama çok kritik bir dönemde geldi.. AVRASYA da yeni bir GÜÇ merkezi oluşmaya başladı. Merkezi TÜRKİYE olan, TÜRK dünyasının zenginlikleri, Arap sermayesinin de desteğinde bir MERKEZ KURULUYORDU..

 

Öyle bir GÜÇ Kİ.. herkesi bir araya topladı.. ABD, RUSYA ile anlaşırken bir tek düşman vardı. TÜRKLER..

 

İran, İsrail ve ABD ile ortak karar alırken bir tek düşman vardı.. TÜRKİYE..

 

Türkiye çok ileriye gitmiş, Misakı Milli sınırlarında HAK İDDİA EDİYORDU… bunun devamı gelecekti elbette… siz ister TARİHİ MİSYON deyin, yada ZORUNLULUK, yada belki de KADER deyin… ne derseniz deyin…

 

TÜRKLER YENİDEN DİRİLİYORDU…

 

Türkiye, Nato ve Rusya nın hava SAVUNMA SİSTEMLERİNİ YERLEBİR EDEN hava savaş sanatı geliştirmişti..

 

aynı KORONA gibi… küçük ve etkileyici sonuçlar doğuran yapay zeka ile beslenen modern EBABİL KUŞLARINDAN oluşan ORDULAR saldırıyordu…

 

Süresi bitince teslim edilen ÖCALAN gibi, süresi ve kullanım tarihi biten GÜLEN de teslim edilebilirdi.. 20 bin kişilik ordusuyla İSRAİL in burnunu dibine giden ve “bu bir SAVAŞTIR” diyen TÜRK devleti acilen durdurulmalıydı…

 

Hatta İÇERİDE ne kadar AKLI HAVADA siyasetçi varsa MECLİSİ dahi karıştırarak içerideki DİRENCİ kırmaya çalışıyordu.. çünkü TÜRKLER GELİYORDU…

 

TÜRKİYE operasyona devam etmiş olsaydı 1 ay 45 günü bulmaz ESAD ya çekilir, yada RUSYA ya kaçarak ülkeyi yeni SEÇİMLERE GÖTÜRECEK geçici bir KONSEYE işi bırakacaktı…

 

RUSYA, ABD ve İSRAİL ile birlikte “gözümüzü korkutmayı” başardı ve operasyonu durdurdu.. YPG operasyonlarında olduğu gibi… ne KOMEDİ ama… değil mi..

 

Hangi ideoloji olursa olsun BİR İNANÇ MEKANİZMASINA SAHİP OLMAK ZORUNDA… ister İNEĞE, ister BUDA ya, ister PARAYA tapar. Neye İnanırsa inansın MEDENİYETİNİ O İNANÇ ÜZERİNE İNŞAA ETMEK ZORUNDADIR..  Ateizmin bile bir İNANÇSIZLIK inancı vardır..

 

İşte bu noktada TARİHİ ve KÜLTÜRÜYLE inanmış bir avuç insanın neler başarabileceğini 1919 yılında tüm DÜNYAYA ISPATLAMIŞ bir MİLLET olarak binlerce yıllık geçmişi, KÜLTÜRÜ ile bölgede gelip geçici olmadığımızı artık herkes İDRAK etmek zorunda kalacak…

 

Başkan ERDOĞAN “herşey güzel olacak, biraz sabır” derken bence bu noktaya temas etti…

 

Bugün bilmem ama belki yıllar sonra korona VİRÜS için iyi ki de gelmiş diyeceğimiz bir kojektörde kendimizi bulabiliriz..

 

İyi ki de birileri bunu düşünmüş, planlamış, kendi düzenlerini yıkıp ADİL BİR paylaşıma geçmemize sebep olmuş… diyeceğiz..

 

Kim bilir… sebepler esbaba perde değildir.. değil mi..

 

Bardağın dolu tarafından ziyade boş tarafına bakarak durumu şimdi den “FIRSATA” çevirmenin derdinde olmamız muhtemel…

 

Piyasayı sıfır arabaya boğanlar bir iki ay içinde çok düşük rakamlarda araçları almanın fırsatını kollayacak..

 

Banka da nakit parası olan fiyatları dibe vuran gayarimenkul fırsatlarını kaçırmayacak…

 

Borsa üzerinden soyulup soğana çevrilen borsa kuşları(küçük yatırımcı-vur kaççılar) altına hücum edip kendini sağlama almanın derdinde; altının sallanacağı günü iple çekecek.. yakalarsa 350tl den satıp 295tl den alacak..

 

Dolar mı… dolar şu an en değerli, hatta değerinin çok çok üzerinde bir değere sahip…

 

3 ülke elindeki DOLARI ABD ye iade etse ABD EKONOMİSİ deprem geçirir… ŞU arap PETROL parasının % 25 i ABD ve AB piyasalarından çekilse ABD diye bir ÜLKE, DOLAR diye bir para kalmaz…

 

Bunu yapacak DEVRİMCİ RUHA sahip insanlar ve ülkeler olur mu! Bilemem…

 

ama bir gün bir DELİDUMRUL çıkacaktır elbette…

 

Bakalım kim bu DELİDUMRUL..

 

 

 

 

 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş