GÖREVİMİZ İHANET!!!
Eskiden Vatana ihanetin bir iki çeşidi vardı.. Düşman büyüdükçe bu çeşitlilik arttı ve istediği her kılıfa girdi… bu yüzden paralel devlet yapılanması dedik, kumpas dedik, posmodern darbe dedik… bölücü terör dedik, suikast dedik, ekonomik terör dedik, dedik de dedik…
Dışarıdan bu kadar destek, içeriden bu kadar köstek olunca İHANET eden HAİNLERİN de pervası kalmıyor…
15 temmuz bağıra bağıra gelirken Bakanı, Valisi, Emniyet Müdürü, Bürokratı bilmem neyin genel müdürü koltuklarına oturanlar ne yapıyorlardı! istisnalar hariç “görmedim, duymadım, bilmiyorum”… darbe başarılı olsa çıkıp “Erdoğan a idam!” diye slogan atacaklar darbe başarısız olmaya başlayınca TBMM önünden başlayarak U dönüşü parolasına uyup güya; Devlete sahip çıkma naraları atmadılar mı! sonra da sinsi den sinsiye “fetö operasyonlarını sabote” etmediler mi! dahası en kıyak yerlere yine 3. sınıf fetö sempatizanlarını yerleştirmediler mi? bununla da yetinmeyip hem “Erdoğan ın ekmeğini yiyip hemde ihanetlerine devam etmediler mi? Sayın Erdoğan en yakınında bulunanlara bile “fetönün kahpeliğini ve ihanetini kabullendirmekte zorlanmadı mı? Erdoğan a; ” yeter Efendim, siz bunların üzerine çok gidiyorsunuz, bunlar bu devletin ALTIN ÇOCUKLARI demediler mi?
Fetö operasyonlarına giden fetöcüleri görmedik mi? fetö mensuplarını peyder pey aklayan bir ADALET MEKANİZMASINI taacüple izlemedik mi? operasyonları sulandırmak için suçsuz günahsız insanları içine katarak “mağdur kitle” oluşturup suçu Erdoğan a attıklarına şahit olmadık mı?
Hala her KAMU KURUMUNDA alınan personellerin kahiri ekserisinin “Erdoğan düşmanı” bir profile sahip olmalarının tesadüf olduğunu mü düşünelim şimdi!
Hükümetin altını oyan en büyük ihanetin ADALET KURUMUNUN içinde dolaştığını, terörle gelince suspus vatandaşa gelince “85 milyonu SABIKALI yapmak” için her fırsatı kullanan zenginin, avmlerin tahsilatçısı ve tastikcisine dönüşen yargı erkilinin sorumluluktan uzak kararları ÇAKIP geçmesini bilgisizlik mi, tecrübesizlik mi, iş yoğunluğu mu deyip HAKSIZLIKLARINI görmeyelim mi?
Fetö ye pkk ya gelince insan hakları zırvasına sarılanlar FETÖ YARGISININ 25 yıldır yaptığı haksızlıklara bir düzenleme, iade yada yeniden yargılanma hakkı getirmeyişlerini “beyinleri bunu basmıyor” la mı yanıtlayalım…
Yeni nesil “deist yetişiyor” diye dert yanarken “sebataycı eğitim sistemine” dokunamadan, dokundurulmadan bonzai, fuhuş, eroin, alkol ve ahlaksızlık girdabında kişilikten yoksun yetişen gençlerimizi ateşe kanat açan kelebekler gibi yok oluşlarını görmeyelim mi?
DSÖ nün güdümünde TTB nin hegomanyasında sağlık sitemini gelişen tüm imkanlara rağmen sabote eden hastane yönetimlerini, baş hekimleri ve doktorları görmeyelim mi? açıldığında özel diş kliniklerini kapanma noktasına getiren Diş HASTANESİ nin son yıllarda hizmet kalitesi ve ulaşılabilirliğindeki aksaklıkları yeni açılan KLİNİKLERE müşteri kazandırmamının bir yöntemi ve sağlık sitemini provake eden bir düşüncenin ürünü olduğunu düşünmeyelim mi?
Gece 22:00 da ara sokakta hemde hafta sonu pazar gecesi park halindeki araca ceza kesen Polis kardeşimizi, muayeneye giden araca mutalıp yolunda “RANDEVUSU” olduğu halde ceza kesen Memuru, asılsız gürültü şikayeti için vatandaşın kapısına dayanıp çoluk çocuk karakola ifadeye çeken BEKÇİ kardeşlerimizi, trafiğin en yoğun olduğu saatte çevre yolunu tek şerite indirip şehirlerarası yolu adeta trafiğe kapatan ilgili Müdürümüzü “görev bilinci içinde mi” “sivil itaatsizlik bağlamında mı” yoksa ” bilgisizlik içinde mi” olduğunu değerlendirmeyelim mi!
Ak Parti kadrolaşıyor yalanı ile DOĞU illerinde HDP lileri, Batı illerinde CHP lileri bir günlüğüne akparti üyesi yapıp PARTİ KONTEJANINI kullanan, muhalefet yapması gereken yerde suspus kalan, seçim günleri dışında “kayıp aranıyor” modundaki; kurumları teftiş etmek eksikleri yerinde tespit etmeyi aklından geçirmeyen, eş dost akraba dışında kimseye faydası olmayan, DAVA dan bihaber Erdoğan ın silüetinin arkasına gizlenmiş sözde SİYASETÇİLERE laf söylemeyelim mi?
Elektrik ve Gaz idaresi başta olmak üzere Vatandaşa hizmet üreten her alanda “gözün üstünde kaşın var diyerek” ipe un seren KURUM VE KURULUŞLARIN yaptıklarına provakasyon, kışkırtma, mennuniyetsiz kitle oluşturma planları demeyelim mi? 1981 yılından beri elektirik aboneliği olan işlerine yeniden abona açtırmak için SİYASİLERİN dahi araya girmesine rağmen 3 ayda elektiriklerini bağlatan biri olarak “devlet kutsaldır” deyip bu kepazelikleri ve süslü gerekçelerini sıradanlaştıralım mı?
Evet Ankaradan devlet iyi yönetiliyor, peki ya yerelde bakınca Devlet NE YAPIYOR? Ankara da Devleti Erdoğan yönetiyor! Peki ya Bakanlıklarda! Valiliklerde! Genel Müdürlüklerde bu Devleti hangi zihniyet, hangi odaklar yönetiyor!
İşte problem olan nokta burası değil mi..