BİRLER TOPLANIR VE ELLİ BİR OLUR

BİRLER TOPLANIR VE ELLİ BİR OLUR

Oy kullanmaya başlayalı çok oldu ve son yirmi yılımı bu ülkenin çoğunluğu gibi seçimlerde Ak Partiyi destekleyerek geçirdim. Yine önümüz seçim ve gördüklerimle, duyduklarımla ve her ne kadar katmamaya çalışsam da hislerimi kullanarak bir seçim analizi yapmaya çalışacağım.

Ak Partiyi Eskişehir’de Osman Yüksel kurdu. Fikret Dönmez ondan bayrağı devraldı. Çekişmeli bir seçimin ardından tekrar seçilen Osman Yüksel görevden alındı ve Murat Canözer il başkanlığı koltuğuna oturdu. Akabinde sırayla Salih Koca, Süleyman Reyhan, Dündar Ünlü ve halen bu görevde olan Zihni Çalışkan’a geçti koltuk. Ayşe Fert Dökmeci ve Murat Özcan bu koltuğa ara dönemlerde vekalet etti.

Bu kadar tarihi bilgiden sonra asıl konumuza dönelim. Önümüzdeki seçim ittifakların seçimi olacak bu aşikâr. Bir tarafta Cumhur, bir tarafta Millet ittifakı…

Her bir oyun önemli olduğu, birleri toplayarak yüzde 51 i bulacak olanın, cumhurbaşkanlığını alacağı bir seçim bu seçim. Bu yüzden her oyun önem taşıdığı, hiçbir kimse için bana ne denilemeyeceği bir seçim sathı mahalline giriyoruz.

Bu bizdendir veya değildir, bu bizim gibidir veya değildir ayrıştırmalarını geride bırakmamızın gerektiğine inanıyorum. Asıl analizi de bu cümleden yola çıkarak Eskişehir özeline biraz girelim.

Seçimin, iki ayrıştırıcı kutbu var ve gerisi, ciddiye alınır derecede önem taşımıyor. Bunlar milli oluş ve gayri milli oluş faktörleri. Bunların dışında daha mikro farklar gayri ciddi bulunuyor toplum nezdinde. Ekonomik kriz bile bir yere kadar insanları etkiliyor ancak bağımsızlık söz konusu olunca milli değerler ön plana çıkıyor ve ekonomi, ikinci üçüncü plana düşebiliyor.

Eskişehir Ak Parti siyaseti, çoğu zaman mikro ayrıştırmaların içine düştüğü için sadece reklam ve algı ile yönetilen şehrin belediyelerini elde etmede zayıf kaldı. Üç milletvekiline çoğu zaman sahip olsa da bu durumun bir başarı olduğunu düşünmek hatadır ve bu hata sosyal demokrat gibi görünen şehrin aslında Demokrat Parti’den bu yana milliyetçi muhafazakâr cenahta nasıl saf tuttuğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır.

Mikro anlamda partiye sahip olup Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünü kullanma merakı olanların hırsı partiyi büyütmek bir yana yıllar içinde küçülttü. Halk nezdinde zayıf ama bürokraside güçlü partililer türedi. Bu partililerin Ak Parti dışında kullandıkları başka kimlikleri vardı ve çoğu zaman o kimlikleri, Ak Partiyi de geride bırakarak ön plana çıktı.

Eskişehir halk olarak mikro ayrıştırmaları ve partinin önüne geçen kimlikleri sevmedi, itibar da etmedi. Bu durumu mikro düşünenler ya görmediler yada görmek istemediler. Belediye seçimleri bu yüzden kazanılamadı, var olanlar da uçtu gitti. Eskişehirliler ülke için, şehir için söz söyleyeni, bir başka kimliği ön plana çıkarıp o kimlik mensuplarına övgü dizenlere tercih etti. Yani mikro yerine makro anlayışı kabullendi.

Mevcut il başkanı Zihni Çalışkan ve bir önceki başkan Dündar Ünlü bahsettiğim konuda en masum, en halk ile iç içe olanlardı. Hatta sınıfsal ve kimlik üzerinden ayrımcılıklarına neredeyse hiç şahit olmadım ve dahi duymadım. Daha dışa dönük herkese kapıları açık, insanlara dokunan kişiler olarak onları tanımlamakta hata görmem. Hatta vekâleten bu işi yürüten Murat Özcan’ı da bu kategoriye eklesek hiç yanlış olmaz. Kurucu dönemin başkanlarını zaten bu yazının içeriğine hiç katmıyorum, zira onlar dönemin Ak Partisinde böyle bir şey yapma gibi lüksleri yoktu.

Vekillerin belirleneceği ve yeni yönetimlerin seçileceği bu süreçte, halkın itibar ettikleri öne geçer, halka kulak verilirse birler toplanır ve 51 ler bulunur. Ankara’ya gelen dosyaların ve referansların yerine, halkın tercihlerinin ön plana çıkarıldığı listeler kazanır.

Gönüllere dokunanların partisi Ak Parti, tekrar gönül fethine ancak bu yolla çıkabilir, kanısındayım.

2023 hayırlara vesile olsun inşallah.