SİVİL TOPLUMUN BARONLARI.

Yayınlama: 20.11.2022
A+
A-

Çok kızacaksınız, biliyorum. Başlıktan bile rahatsız oldunuz yazarken bile sizi görür gibiyim.

 

Ama yazmazsam, ben rahatsız olurum. O yüzden dokunacağım belki o pahalı takımlarınızdan sıyrılıp, bindiğiniz lüks arabalardan inip, insanların size kendileri için verdiği güçle bina ettiğiniz köşklerin dışına çıkıp, temsil ettiğiniz veya hamisiyim dediğiniz insanların arasına dönme fırsatı bulursunuz. En başta şunu da belirtmeliyim ki her eleştiri yazımın kastetmediği, sözün meclisten dışarıda tutulduğu kişi ve kuruluşlar mutlaka vardır. Her cümlem üstüne alınacakların yaptıklarına dairdir.

 

Sivil toplum örgütleri ya da örgüt lafından uzak durmaya gayret gösterenlerin deyimiyle, kuruluşları, Aristoya kadar uzanan bir tarihi var diyebiliriz. Amaçları ise genel manada, dezavantajlı bireyleri ortak faydada toplayarak, onlar için hayatı kolaylaştıracak alanları oluşturmak, görülmeyenleri göstermek, eksiklikleri dile getirmek, onlar adına çok sesliliği oluşturmak toplum nezdinde farkındalık oluşturmak. Göze ve kulağa oldukça güzel bir tanımı ve amacı olan sivil toplum kuruluşları/örgütleri, meslek örgütlerinden yardım derneklerine, sendikalardan, spor kulüplerine, engelli bireylerin kuruluşlarından, şehit yakınlarına, gazi derneklerine, vakıflara, gençlik ve/veya kadın hareketlerine,  kadar geniş bir yelpazeye sahip.

 

Varlığı tartışılmaz derecede elzem olan kuruluşların ne yapmaları gerektiğini ve aslında ne yapıyor olduklarını ben kendi adıma oldukça merak etmişimdir.

 

Sivil toplum kuruluşlarının var olduğu her yerde, güller açmasını beklemesek de bir çiçek bahçesi ile karşılaşmak istiyor, insan ancak bazen çorak araziler çıkıyor karşımıza. İşte o vakit bu işte bir yanlışlık hatta daha ötesi bir aldatılma var diyoruz. İçimizden ve aynı dezavantajlı durumlara sahip biri yada birileri, çıkıyor topluyor kahir ekseriyetteki bireyleri ve vaatlerle var olan eksiklerin giderilmesi gerektiğini, zuhur etmiş problemlerin, çözümünü ortaya koyuyor. Aslında cılız seslerle sağda solda dillendirilen sorunların, nasıl toplu ve gür sesle ifade edileceğini anlatıyor. Hali hazırda sorunları da biliyor çözümleri de, ne yapılması, nereye temas edilmesi gerektiğini de.

 

Oluşturulan kuruluş var oluşundan başlayarak olumlu dönütleri de almıyor değil. Ta ki zamanla ve çabayla yeşeren o bahçenin içine, sessiz çoğunluğun sesi olmak için yola çıkmış gür sesli arkadaşların, devesa kuleler inşa edip, etrafına da duvarlar örmesine kadar. Yetki ve itibar ele geçince değişen dezavantajlarından arınıp avantajlı güruh arasına katılıyorlar sanki. Tekerlekli sandalyelerden inip, şoförlü hatta bazen korumalı araçlara biniyorlar. Anlayacağımız, dün içimizden biri olanlar, içimizden sessizce hicret ediyorlar. Sessiz çoğunluk bu sefer sesini önce yüksek kulelerin yeni sakinlerine duyurmaya çalışıyor, duyarlarsa oradan da işi çözecek yetki sahibi insanlara, ama duyarlarsa ya da duyurabilen birkaç şanslıdan biri olabilirler ise. Nihayette kolaylaştırmak için çıkılan yolda, kendi ellerimizle oluşturduğumuz bir engel inşa etmiş gibi oluyoruz.

 

O ulaşamadığımız, kendi ellerimizle Kaf dağına oturtup aşağıdan seyirlerine daldığımız bu insanlar, kimi zaman bizim dünyamızda kabul görmeyen, bize hitap etmeyen, bizi anlatmayan bir konuda, bizim de adımızaymış gibi açıklama yapıyorlar. Onun dikkate alınırlığı, onun arkasında duruşumuzla ilintili olunca, bizden aldığı güçle her şeyi kendince mubah, her sözü söyleyecek kadar yetkili görüyor kendini. Eleştiriye açık da olmuyorlar, dinlemiyor, konuşturmuyorlar ve kibrin en katı hali onları çepe çevre hapsediyor. En mütevazi tavırlarıyla hayatımıza girenler, o tavırlarından istemsizce vazgeçip, bizim verdiğimiz itibarla kazandıkları güce aldanıp Karunlaşıyorlar, Firavunlaşıyorlar. Bulundukları yerleri özümseyip mal varlıkları gibi görmeye başlıyorlar ki çürüme de burada başlıyor, zamanla küfleniyorlar. Halisane bir niyetle var edilen kuruluşlar, çorak arazilerin çöpleri haline dönüşüyorlar, gül bahçelerimizin hayalleri arasında.

 

Bu anlattıklarımız ne yazık ki site yöneticisi seçtiğimiz insanda da, bir engelli derneğinde de, çalışanların hakkını savunmak için yola çıkmış bir sendikada da, aynı düşünceye sahip bir düşünce kuruluşunda da, amacı yardım etmek olan bir yardım derneğinde de karşımıza çıkabiliyor. Güzel ve olması gereken bir amaç için çıkılan yolda sivil toplumun kendi içinden baronlar yaratıyoruz.

 

Bu kuruluşlar olmamalı mı? Kesinlikle olmalıdır. Varlıkları çok önemlidir ve demokratik toplumun bir gerekliliğidir. Eksikleri ise temsiliyet hakkını elde ettikleri insanlarla aralarına ördükleri duvarları ve zamanla inşa ettikleri dev kuleleri yıkıp varoluş sebeplerine dönmemeleridir.

 

O bahçeler dümdüz ve yemyeşil daha güzel.

 

 

 

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş