Tatarlı Höyük’te Helenistik Dönem dokuma tezgahlarına ait buluntulara ulaşıldı

Adana’da Neolitik Çağ’dan Erken Roma Dönemi’ne kadar kesintisiz yerleşim yeri olan Tatarlı Höyük’te yürütülen kazılarda, Helenistik Dönem’de kullanılan kumaş dokuma tezgahlarına ait buluntular gün yüzüne çıkarıldı.

Tatarlı Höyük’te Helenistik Dönem dokuma tezgahlarına ait buluntulara ulaşıldı
Yayınlama: 01.11.2022
A+
A-

ADANA (AA) – Ceyhan ilçesindeki Tatarlı Mahallesi’nde yer alan höyükte, 16. sezon kazılarına devam ediliyor. Bu yıl höyüğün batısında ilk kez yapılan kazıda, bölgenin üzüm ve bağcılığın yanı sıra tekstilde de önemli bir yere sahip olduğunu kanıtlayan bulgulara ulaşıldı.

Alandaki kazılarda, Helenistik Dönem’de kumaş dokuma tezgahlarında kullanılan ağırlık ve iplik eğirmede kullanılan çok sayıda ağırşak bulundu.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Kazım Serdar Girginer, AA muhabirine, bu yıl ağustosta başladıkları kazı çalışmalarının yıl sonuna kadar devam edeceğini anlattı.

Girginer, bu sezon kazılarda ilk defa höyüğün batısında çalışma gerçekleştirdiklerine değinerek, günümüzden 2 bin 500 yıl önce höyüğün bulunduğu alanın zengin bir kasaba olduğunu anlattı.

Girginer, “Tatarlı Höyük bölgede çok özel bir konumda yer alıyor. Amanos Dağları, günümüzde Nur Dağları olarak bilinen dağlardaki doğal geçitlere çok yakın. Dolayısıyla İslahiye’ye, Kuzey Suriye’ye, Orta Anadolu’ya çok rahat geçilen yolları üzerinde. Bunun dışında iki tane yanardağ konisinin ortasında yer alıyor. Bölgenin en büyük su havzası da burada bulunuyor. O bakımdan Tatarlı yerleşiminin bu kadar büyük olması bizi şaşırtmıyor.”

Girginer, milattan önce 330-30 tarihlerini kapsayan Helenistik Dönem tabakalarında bu yıl çalışma yaptıklarını aktararak, kazılarda üzüm ve bağcılığın yanı sıra tekstil ve dokumayla ilgili de buluntulara ulaştıklarını söyledi.

Türkiye’de pamuk üretimi ve tekstilde ön plana çıkan Çukurova bölgesindeki dokumacılığın izlerine Helenistik dönemde de rastlanıldığına dikkati çeken Girginer, şöyle devam etti:

“Höyükte, üzümcülük ve bağcılığın yanı sıra dokuma ve tekstille ilgili arkeolojik veriler var. Kumaşlar günümüze kadar korunmuyor ama bunun dışında arkeozoologlarımız keçi, koyun gibi hayvanlarla ilgili bize bilgiler veriyorlar. Arkeobotanik ekibimiz de aynı şekilde o dönem florası hakkında yeni bilgilere ulaşıyorlar. Kazılarda arkeolojik olarak oldukça fazla tezgah ağırlığı ele geçiriyoruz. Bunların dışında ipi eğirmek için kullanılan ağırşaklar buluyoruz.” diye konuştu.

Girginer, mimari olarak bakıldığında Helenistik Dönem’de höyükteki evlerin iki katlı olarak tasarlandığını değerlendirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Alt katların üretim birimleri, üst katların da ikametgah olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Bu haliyle Tatarlı Höyük, Helenistik yerleşimi kazıları yapılmış olanlar içinde Kilikya bölgesinin en ilginç yerleşim yerlerinden bir tanesi. Burası antik kent değil, bir höyük üzerinde kırsal yerleşimi. Genel bir tabakalanmaya bakarsak, Neolitik Çağ’dan Erken Roma Dönemi’ne kadar kesintisiz iskanın olduğunu, bunun da bölge ve çevremizdeki kültür bölgeleri için anahtar rol oynayacağını ve en azından ciddi bir referans noktası olacağını söyleyebiliriz.”

Muhabir: Eren Bozkurt

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş