MHP Genel Başkanı Bahçeli: İnsan haklarını sözde değil özde savunan Türkiye’dir
Devlet Bahçeli, “İnsan haklarını sözde değil özde ve samimiyetle savunan ülke Türkiye’dir. Batılı ülkeler insani değerlerin siyasetini ve ticaretini yaparken Türkiye, vicdan seferberliğiyle yardım yolu gözleyenlere koşmaktadır.” dedi.
TBMM (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, kutlu bir hayatın, uzun hayat değil, haklı davayla ve haysiyetli mücadeleyle dolu dolu geçen hayat olduğuna işaret etti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 84 yıl önce ebediyete irtihal ettiğini anımsatan Bahçeli, Atatürk’ün, buzdağının yalnızca görünen kısmı olan 57 yıllık hayatına, bir asırda bile yaşanmayacak olayları sığdırmayı başardığını; emperyalizmle vuruşa vuruşa Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı altında tomurcuklanmış yeni Türk devletini iman ve irade gücüyle ortaya çıkardığını belirtti.
Türk milletinin istikbal ve istiklalinin, onun emsalsiz mücadelesiyle, adanmış yüreğiyle, anıtlaşmış yüksek ülküleriyle pırıl pırıl parladığını dile getiren Bahçeli, “Atatürk demek inanmış bir vicdan, üstün nitelikli bir dava adamı; vatan ve milletin saadeti, selameti ve seciyesi; Milli Mücadele’nin başı, Cumhuriyet’in başarısı, Türkiye’nin banisi demektir.” diye konuştu.
Bahçeli, Atatürk’ün kurucu bir lider ve ilk cumhurbaşkanı olduğunu ve ömrünü Türk milletine vakfettiğini aktararak Türk devlet zincirinin halkalarının birbiriyle iç içe geçtiğini, bu kapsamda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hem Türk tarihinin hem Türk milletinin hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin asal paydası ve ortak kıymeti olduğunu vurguladı.
“Sömürgecilerin eline düşmesi”
Atatürk liderliğindeki milliyetçi ve kurucu kahramanların, esaret ilkelliğine ve sömürgecilik ihtirasına karşı Türk milletinin iradesini Türk milliyetçiliğiyle perçinlediklerine işaret eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kim ne söylerse söylesin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyuz. Hepsinden ve her şeyden önce vatan ve varlık borcumuz tartışmasızdır. 10 Kasım, aziz Atatürk’ü anlamak, anlatmak, tanımak ve tanıtmak amacıyla 84 yıllık bir tarih tecrübesidir. 10 Kasım bir matem günü değil, yaşanmış onca hadisenin bir idrak, bir ifade, bir ihtiram günüdür. Atatürk’ün kurduğu partinin hasbelkader başına oturan zatın, bile isteye sömürgecilerin eline düşmesi, siyasi koloniye dönüşmesi maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına tümüyle itiraz, hatta ihanettir. İki gün sonra vefatının 84’üncü yıl dönümünü anacağımız Atatürk, tam bağımsızlık düşkünü, antiemperyalist karakterli bir asker, milletine sevdalı bir siyaset ve devlet adamıdır. Şu hususu tarih ve millet huzurunda ifadeye vazifeliyiz ki Atatürk’ün emanetleri MHP’de ve Cumhur İttifakı’ndadır, bu milli emanetlere de asla leke sürdürülmeyecektir. Aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümünde aziz Atatürk’ü hürmetle, rahmetle, minnetle, tazimle yad ediyorum. Kurucu kahramanlarımıza, fedakarlık nişanesi şehitlerimize, elleri öpülesi muhterem ceddimize Allah’tan rahmetler diliyorum. Biz hepsinden razıyız, Rabb’im de razı olsun. Cumhuriyet’e ‘yıkım projesi’ diyen arsız ve ahlaksız bölücüler inanıyorum ki milletin iradesiyle yıkılacaklar ve hesap verecekler, sonuçta aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak ve yaşatılacaktır.”
“İnsan haklarını sözde değil özde savunan Türkiye’dir”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, mazlumlara elini uzatan, gariplerin gönüllerine dokunan, mağdurun sesi olan bir Türkiye gerçeğinin, kibre varmayan bir gurur yaşattığını söyledi. Kapanan tahıl koridorunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sorumlu ve duyarlı iş birliğiyle 2 Kasım 2022’de tekrar açıldığını anımsatan Bahçeli, açlık ve yoksulluk çeken toplum ve ülkelere merhamet seferlerinin yeniden başladığını; tahılın Cibuti, Somali ve Sudan gibi Afrika ülkelerine ücretsiz naklinin de kararlaştırıldığını anlattı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin yapıcı arabuluculuğuyla, Rusya’nın iyi niyetli tutumuyla çok şükür açlar doyurulacak, ihtiyaçlar giderilmiş olacaktır. Bu oldukça sevindirici bir gelişmedir. Tüm dünya bu pozitif gelişmeyi takdir ve tebrikle karşılamıştır. Tahıl koridorundaki ısrar ve iradenin Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakere ortamını da canlandırması, bu doğrultuda İstanbul’da kurulacak bir masada barışın yeşermesi samimi dileğimiz ve içten beklentimizdir. Açılan koridordan bugüne kadar 10 milyon tondan fazla tahıl taşınmıştır. Bu miktarın aslan payını yüzde 47 ile Avrupa ülkeleri alırken, yüzde 13’lük kısmı Afrika ülkelerinin hissesine düşmüştür.
Gıda fiyatlarındaki artış, enflasyondaki yükseliş dünyayı kasıp kavurmaktadır. Sosyal ve ekonomik alaboralar gittikçe yaygınlaşmaktadır. Türkiye, tahılın ihtiyaç sahibi toplumlara ulaştırılması konusunda bütün ülkelere insanlık dersi vermektedir. Batı kendi karnını, kendi sofrasını düşünürken, Türkiye komşusunun ne yiyip ne içtiğiyle ilgilenmekte, çare ve umut kalesi gibi yükselmektedir. İnsan haklarını sözde değil özde ve samimiyetle savunan ülke Türkiye’dir. Batılı ülkeler insani değerlerin siyasetini ve ticaretini yaparken Türkiye bu alanda tıpkı bir bayrak gibi dalgalanmakta, vicdan seferberliğiyle yardım yolu gözleyenlere koşmaktadır.”
Bahçeli, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in Avrupa’yı bahçeye benzetip, dünyanın geri kalanını ormanla özdeşleştirdiğini aktararak “Sonsuz bahçeye ulaşmak için gönüllerin dikenden temizlenmesi genel geçer tek yoldur. Hz. Mevlana diyordu ki ‘Kalp bir bahçe gibidir, onda mutlaka bir şeyler bitecektir. O halde güzel şeyler ekin ki, güzel şeyler bitsin.’ Biz kalp gözünden bakıyoruz, Batı kar gözüyle bakıyor. Biz insani ve vicdani hasletlere bağlıyız, Batı istilacı ve istismarcı açmazlarıyla bağlanıyor, battıkça batıyor. Bilinmelidir ki mazlumların çığlığını duymayanlar, duysa bile oralı olmayanlar sağır değil, sahte ve samimiyetsiz odaklardır. Aynı şeyi dolar milyarderi, petrol zengini bazı İslam ülkelerinin yöneticileri için de söylemek ahlaki tutarlılık gereğidir.” dedi.
“İsveç iç muhalefeti, PKK/YPG’nin kontrolündedir”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bugün ABD’de ara seçimler yapılacağına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Biz ABD’de yapılan ara seçimlerde kimin kazanıp kaybettiğinden, azil sürecinin ne zaman başlayıp başlamayacağından daha çok demokratik süreçlerin harfiyen ve hassaten işlemesini, sandık sonuçlarına saygı ve riayeti tavsiye ve temenni ediyoruz. Kaos içindeki bir ABD’nin, bölünme ve ayrışma kulvarına girmiş bir küresel gücün dünyanın diğer ülkelerine de az ya da çok olumsuz tesiri olacağını düşünüyoruz. Ancak önümüzdeki yılların çok kutuplu dünya panoramasında ABD’nin parçalı ve zayıf güç yapısıyla küresel sahnenin dışına doğru kayacağını öngörüyor, dünya barışı ve beşeri huzur adına bunun ise kaçınılmaz olduğunu değerlendiriyoruz.”
Bahçeli, Birleşik Krallık’ın, siyasi ve ekonomik çalkantılarla boğuşurken diğer Avrupa ülkelerinin, yaklaşan kış nedeniyle ısınma ve aydınlanma endişesiyle panikleyip kıvrandığını ifade etti. Bahçeli, Türkiye’nin bu konuda çok rahat olduğunu; aksini iddia edenlerin zillete düşen müfteriler korosu olduğunu söyledi.
İsveç’teki seçimlerden sonra kurulan hükümetin Türkiye’ye sıcak mesajlarının, yeni başbakanın Türkiye’ye yapacağı ziyaretin, dikkatlerini çektiğini belirten Bahçeli, NATO’nun Madrid Zirvesi’nde imza altına alınan üçlü muhtıra gereğince İsveç ve Finlandiya’nın hangi somut adımları attıkları, terörle aralarına nasıl sınır koyduklarının etraflıca ve titizlikle incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Bahçeli, “İsveç Dışişleri Bakanı’nın, ülkesinin terör örgütü PKK/YPG ile arasına mesafe koyacağını söylemesi yalnızca bir vaattir. Henüz ikna edici ve Türkiye’nin taleplerini bihakkın karşılayan bir sonuç alınmış veya görülmüş değildir. İsveç’in yeni hükümetinin PKK/YPG ile köprüleri atma tasavvurunun, mesela bu ülkedeki Sosyal Demokrat Partili eski adalet bakanınca ‘endişe verici ve çirkin’ bulunması oldukça düşündürücü ve düşüklüktür. Anlaşıldığı kadarıyla İsveç iç muhalefeti PKK/YPG’nin gıyaben ve fiilen denetim ve kontrolündedir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Boyunu aşan sularda kulaç atmaktan vazgeçmeli”
MHP Lideri Bahçeli, Türkiye’yi geçen hafta ziyaret eden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, İsveç ve Finlandiya’nın, üçlü muhtıranın gereklerini yerine getirdiği, artık tam üyelik zamanının geldiği ve üyeliklerinin de Türkiye tarafından en kısa sürede onaylanmasını beklediğini açıkladığını belirterek şunları kaydetti:
“NATO Genel Sekreteri’nin bu dili buyurgan bir dildir ve yaralayıcıdır; TBMM’ye ne yapacağını, nasıl bir karar alacağını dikte etmesi, talimat verir gibi konuşması bize göre edepsizliktir. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti adına vekalet görevini üstlenen muhterem milletvekillerinin NATO Genel Sekreteri’nin beyanatıyla hareket etmesi, milli iradenin yok sayılmasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.
NATO, TBMM’nin üzerindeki bir organ değildir. Biz kararımızı alırken sadece ve sadece Türkiye’mizin çıkarlarına bakarız, Türk milleti ne diyor ona kulak veririz. NATO Genel Sekreteri boyunu aşan sularda kulaç atmaktan vazgeçmeli, TBMM’ye ödev verme densizliğinden derhal geri dönmelidir. Şayet İsveç ve Finlandiya’nın geçen haziranda imzalanmış Madrid Muhtırası kapsamında sahici ve somut adımları varsa, hükümetimiz bunu tespit ve teşhis etmişse o halde mesele yoktur. Bu iki ülkenin NATO üyelikleriyle ilgili onay sürecinin önünde herhangi bir engel de kalmayacaktır. Yok hala kuşkular yakın ve yoğunsa, Türkiye kurnazca oyalanıyorsa bilinsin ki İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği önünde aşılamayacak bir millet iradesi duracak, bu tarihi irade de asla teslim olmayacaktır.”
“Türk siyasetindeki muhalefet anlayışı, başkalarının ruhuyla var olma arayış ve arzusunda bulunuyor”
Bahçeli, Türk siyasetindeki muhalefet anlayışının, başkalarının ruhuyla var olma arayış ve arzusunda bulunduğunu; çarpıklığın da burada olduğunu söyledi.
“Zillet” olarak nitelendirdiği muhalefet partilerinin, buhrandan buhrana sürüklendikçe milletine ve ülkesine iftiralarla saldırmayı geçim kapısı görecek kadar aşağılık seviyeye kapılandığını savunan Bahçeli, sayıları bile muamma hale gelen “zillet ittifakının”, değerler anarşisine kapıldığını; dedikodunun anaforuna düştüğünü ifade etti. Bahçeli, “Dış güçlerin içerideki etki ajanı veya ücretli acentesi gibi faaliyet gösteren, bu savrulmaya ‘siyaset’ diyen; bunu da utanmadan demokrasiyle maskeleyen zillet ittifakı bir bakıma demokrasinin cellat başıdır.” diye konuştu.
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurt dışı temaslarını eleştirirken, “Almanya’nın muhalefet partisi başkanı İstanbul’a gelse ve Taksim İstiklal Caddesi’nde video kaydı yapıp ülkesine verip veriştirse, ne düşünürdünüz? Birleşik Krallığın muhalefet partisi İşçi Partisi’nin başkanı Ankara Kızılay’da sokağa çıkıp video çekse ve bunu da sosyal medyasından paylaşsa nasıl yorumlardınız?” sorularını yöneltti.
Kılıçdaroğlu’nun bunları yaparak imkansızı başardığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına paraşütle indirilmiş ve özel görevle yetkilendirilmiş taşeron bir siyasetçidir. Bu görev Atatürk’ü itibarsızlaştırma ve CHP’yi silme görevidir. Bu görevin temelinde Dersim isyanının rövanşını almak yatmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun hiçbir söz ve eylemi CHP’nin önceki genel başkanlarıyla bağdaşmamaktadır. Bu tavizkar zihniyetin siyaseti hasım ve hezimet siyasetidir. Kılıçdaroğlu zihnen tutsak, siyaseten de zincirlidir. Kendisi zalimlerin balmumundan mührü olduğunu, yalan ve iftiralarla bezenmiş parşömen kağıda basıldığını göremeyecek kadar şaşkın ve şuursuzdur.
ABD’den sonra Birleşik Krallık’ta soluğu alan Kılıçdaroğlu, eşik bekleyip ışık bulacağını sanacak kadar hezeyan nöbetine girmiştir. Kayıp 8 saatin ve hamburgerli gezinin hemen ardından Birleşik Krallığın sokaklarında kendisini ve partisini de rezil etmiştir. Biz bundan üzüldük, ama kendisi üzülmemiştir. Biz bundan hicap duyduk, ama kendisi duymamıştır. Bir ara Londra tefecilerine ağzına geleni söyleyen Kılıçdaroğlu, bu kez tefecilerin kafesine kanadı kırık bir kuş gibi girmiş ve yemlenmek için el avuç açmıştır.”
“Beylik lahana pazarında satılmaz”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’nin gri listede olduğunu saygısızca lanse ettiğini söyleyerek, “Bizim için simsiyah bir şahsiyettir, yalan fabrikasıdır, iftira madenidir. Birleşik Krallığın gri listede olduğunu bilmeyecek, bilse de itiraf etmeyecek kadar da Türkiye karşıtıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun ziyaret sonrası söylemlerini aktaran Bahçeli, bunların kamera şakası olmadığını belirtti. Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu, Türkiye aleyhine kurulan sahnede figüranlık yapmıştır. Bu sahne, Atatürk’ün kurduğu partiye başkanlık eden şahsın nasıl kafa kola alındığını, nasıl tuzağa çekildiğini, tefeci ithamıyla mangalda kül bırakmadığı çevrelere nasıl da ‘Alın beni kullanın, cumhurbaşkanı adayı yapın’ diyerek boyun eğdiğini ifşa eden maskaralık sahnesidir. Kılıçdaroğlu’nun anlata anlata bitiremediği temiz para mavrasının perde arkasında kanlı bir geçmiş, sömürülmüş coğrafyalar, yağmalanmış medeniyetler, çalınmış emekler, gasbedilmiş servetler vardır. Kılıçdaroğlu işte böylesi bir dipsiz kuyuya merdivensiz inmiştir. ‘Temiz para’ derken Türkiye’yi narko devlet olarak yabancı ülkelerde ispiyonlayan Kılıçdaroğlu bizim gözümüzde bu devrin Sait Molla’sı, Ali Kemal’i, sömürgeciliğin inzibat görevlisidir. Bir değil bin kere yazıklar olsun.”
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun Birleşik Krallık’ta kanun kaçaklarıyla görüştüğünü, bu durumu utanç vesikası ve suç ortaklığı olarak gördüğünü savunarak, “Sayın Kılıçdaroğlu şu düştüğün duruma hiç kafa yordun mu? Hiç mi etrafında sevenin kalmadı? Ne yapıyorsun, nereye hizmet ediyorsun, ‘kimlere diyet ödüyorsun’ diyen, hiç mi aklı başında birisi çevrenden çıkmadı? Temiz bahanesiyle peşine düştüğün parayı emirler listesini eline tutuşturmadan kim sana vaat edecek, kimler buna tamam diyecek? Kılıçdaroğlu sen herkesi kör, alemi sersem mi sanıyorsun? O temiz dediğin paraya, bu yılın başında, ‘tefeci parası’ diyordun. Ey Kılıçdaroğlu, beylik lahana pazarında satılmaz.” sözlerini sarf etti.
“Kara para görmek istiyorsa HDP’yi incelesin”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye’yi sağda solda, ülke içinde, ülke dışında, parti odalarında veya grup kürsülerinde kara parayla itham edenlerin; Türk askerine, Türk polisine uyuşturucu ticaretiyle ilgili çamur atan kim olursa olsun, tescilli vatan haini olduğunu söyledi.
Cari açığı kapatmak için uyuşturucu ticaretine göz yumulduğunu iddia etmenin, çok kirli bir FETÖ ağzı olduğuna işaret eden Bahçeli, “Bu ağız kanlı bir terör ağzıdır. Bu ağız Kılıçdaroğlu ile bütünleşmiş bir ağızdır. Kılıçdaroğlu kara para görmek istiyorsa HDP’yi incelesin, bölücü terör örgütünün hunhar ve karanlık servetiyle ilgilensin. Türkiye’yi suçlamak şerefli bir tavır değildir. Kaldı ki doğru değildir, meşru değildir, adil değildir, haklı değildir.” diye konuştu.
2023 yılı seçimlerine işaret eden Bahçeli, “Sayın Kılıçdaroğlu, sandık Londra’da, Washington’da, Berlin’de kurulmayacak. Oylar Brüksel’de sayılmayacak. Demokrasinin er meydanı Türkiye düşmanlarının nezaretinde açılmayacak. Türk milleti, Türkiye’yi karalayanlara, yabancı ülke sokaklarında jurnalcilik yapanlara demokrasi meydanını dar edecektir. Sayın Kılıçdaroğlu, burası Türkiye Cumhuriyeti, burada sana ekmek yoktur, buradan sana çıkış da yoktur. Allah bir insana verirse, yel getirir, sel getirir, el getirir. Allah bir insandan alırsa, yel götürür, sel götürür, el götürür. Zillet ittifakını da Türk milleti geri gelmemek üzere götürecektir.” dedi.
“Bu meseleyi köklü çözümle buluşturalım”
MHP Lideri Bahçeli, partisinin başörtüsünü güvenceye alan ve ailenin korunmasını hedefleyen anayasa değişikliğini sonuna kadar desteklediğini; karar ve iradelerinde değişiklik olmadığını bildirdi.
Bahçeli, “Bu anayasa değişiklik teklifini ya geniş bir mutabakat halinde TBMM’de ele alıp sonuca gidelim ya da halkoylamasıyla milletimizin takdirine sunalım. Biz iki seçeneğe de varız ve hazırız. CHP dürüstse, sözünün arkasındaysa, başörtüsüne ‘bez parçası’ demekten pişmansa buyursun, hep birlikte bu meseleyi köklü çözümle buluşturalım.” çağrısında bulundu.
AK Parti heyetinin bu konuda TBMM’de grubu bulunan partilere yaptığı ziyaretlere değinen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu arada AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır. ‘HDP ile niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz?’ Günlerdir cevabı aranan marazi sorular bunlardır. HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum. AK Parti heyetinin, CHP ile kurduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Zira bizim gözümüzde HDP neyse, CHP de odur ve aynısıdır. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz.
Sosyal medyadan MHP’ye asla istikamet çizilemeyecektir. Fitne tezgahı açanlara, el ovuşturan asalaklara, bozguncu telkinlere, iki yüzlü tahriklere, oyun içinde oyun kuranlara, ‘onunla görüştü, bununla buluştu’ masalı anlatanlara, Cumhur İttifakı’nı sorgulayanlara kapalıyız, alayına birden de yüzümüzü dönmüş durumdayız. Topuna diyorum ki haydi başka kapıya.”
Bu konuda MHP’yi eleştiren basın yayın kuruluşlarına seslenen Bahçeli, “ABD’de hamburger, İngiltere’de kingburger… Peki yollarda görüyoruz, ‘kılıç burger yakında’ diye yazıyor. MHP ile uğraşacağınıza, kılıç burger yiyin de liderinizin arkasından koşun gidin nereye gidiyorsanız gidin.” sözlerini sarf etti.
“Nereye gideceğimizi biz biliriz”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AK Parti’nin, başörtüsüne yönelik anayasa değişikliğine ilişkin HDP Grubu’nu ziyaret etmesine ilişkin soruya Bahçeli, “Başörtüsü meselesinin çözümünde AK Parti ile beraber Cumhur İttifakı olarak her türlü gayreti gösteriyoruz ve sonuç da alacağız inşallah.” yanıtını verdi.
Bahçeli, seçim takvimine ilişkin bir soru üzerine, “7 ay olduğunu söylüyorum.” diye konuştu.
“HDP’nin ziyaret edilmesi esnasında MHP’nin bulunmamasının nedeninin sorulması” üzerine Bahçeli, “Onu Halk TV’nin yöneticilerine sorun. Bizim nereye gideceğimizi biz biliriz ama onların dediği yere gitmeyiz.” ifadesini kullandı.
Muhabir: Seval Ocak Adıyaman