Türk akademisyen yaşam kalitesini artıracak nanoteknolojik ürünler geliştiriyor

Akıllı mobilyalar, çevre dostu biyoyapıştırıcılar ve sürdürülebilir doğal kaynaklardan selüloz nanomalzeme gibi teknolojiler üzerine çalışan Prof. Dr. Zeki Candan, kurduğu ekiple insan sağlığına uygun ve konforlu, patentli birçok ürüne imza atıyor.

Türk akademisyen yaşam kalitesini artıracak nanoteknolojik ürünler geliştiriyor
Yayınlama: 23.01.2023
A+
A-

İSTANBUL (AA) – Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından 2019 yılında mühendislik bilimlerinde “Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı” seçilen, TÜBA Genç Akademi Üyesi Candan, kurucusu olduğu Biyomalzeme ve Nanoteknoloji Araştırma Grubu (BioNanoTeam) ile kompozit ürünler, yenilenebilir enerji, akıllı ürün ile imalat sistemlerinde uygulama çalışmaları yapıyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa (İÜC) Orman Fakültesi Akademik Başarı Ödül Töreni’nde “En Çok Patent Alan Akademisyen” ödülüne layık görülen Candan, çalışmalarını Nanoteknoloji ile Termal Analiz Laboratuvarı’nda AA muhabirine anlattı.

Prof. Candan, ev, ofis, iş yeri, okul, hastane ile kamu binaları gibi hayatın her alanında karşılaşılan, kişinin konforunu ve sağlığını ön plana alan ürünler ve teknolojiler üzerinde çalıştıklarını söyledi.

BioNanoTeam üyeleri Prof. Dr. İlven Mutlu ve doktora öğrencisi Mert Yıldırım ile kendini onaran akıllı ürünler üzerinde çalışma yaptıklarını ifade eden Candan, proje ortağı Özkan Ocak ile “Hayat Kurtaran Akıllı Yatak-MedBed” ismini verdikleri akıllı mobilya teknolojileri üzerine çalıştıklarını belirtti.

Onlarca patent başvurusunun birçoğu onaylandı

Prof. Dr. Candan, yaptıkları çalışmalarla 10’a yakın buluşun Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edildiğini dile getirerek, “Hayatımızı kolaylaştıran, çocukların, bebeklerin, yaşlıların ve yetişkinlerin kullanabileceği, onların uyku ve yaşam kalitesini artıran akıllı ürünler, akıllı yataklar, akıllı mobilyalar üzerine çalışmalarımız var. Bunların patentleri alındı. Ticarileştirmek için de firmalarla endüstri kuruluşlarıyla görüşüyoruz.” dedi.

Tıp, sağlık, mühendislik ve temel bilimlerden sosyal bilimlere kadar geniş çalışma gruplarının olduğunu anlatan Candan, ABD, Kanada ve İngiltere başta olmak üzere yurt dışındaki prestijli üniversitelerle kurdukları ağın yanı sıra global sanayi ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle çok sayıda araştırma ve inovasyon faaliyeti yaptıklarını kaydetti.

Prof. Dr. Candan, ekibiyle bu kapsamda yaptıkları onlarca patent başvurusunun birçoğunun onaylandığını, bir kısmının da başvuru aşamasında olduğunu ifade etti.

Sanayi kuruluşlarıyla ortak yürüttükleri çalışmalarda katma değerli, inovatif, ülke ihracatına katkı sunma potansiyeli olan mühendislik ürünleri ile üretim süreçlerini geliştirmeye çabaladıklarına dikkati çeken Candan, şöyle devam etti:

“Evlerde, ofislerde ağaç bazlı, ahşap esaslı levhalar kullanılıyor. Kanserojeni ve insan sağlığına zararlı etkileri ortadan kaldıran veya minimize eden, performansı artırarak kullanıcı memnuniyetini iyileştiren ürünler üretiyoruz. Bir ağacın kabaca yüzde 50’si selülozdur. O yüzden selüloz sürdürülebilir bir biyomalzemedir ve çekme mukavemeti selülozun çelikten, 2-8 kat daha fazla ve yoğunluğu ise 5 kat daha hafiftir. Biz de doğadaki atıklardan, sanayi, fabrika, orman atıklarından veya ahşap atıklarından selüloz nanomalzeme üretiyoruz. Bunları da tutkal modifikasyonunda kullanıyoruz. Tutkal ve boya gibi birtakım kimyasalların modifikasyonunda kullanmak, ülkemizdeki yerli milli kaynağımız olan bor türevi bileşiklerden de kombin kullanmak suretiyle formaldehit emisyonu azaltılmış, yanmaya karşı performansı iyileştirilmiş, mukavemeti daha güçlü hale getirilmiş ürünler yapıyoruz.”

Prof. Dr. Candan, AR-GE’nin mevcut bilgi dağarcığının genişletilmesi için gerçekleştirilen sistematik çalışmalar, inovasyonun ise fikrin paraya dönüştürülmesi süreci olduğunu dile getirdi.

Yeni fikirlerin ve projelerin hayata geçirilmesi için sabırlı olunması gerektiğini anlatan Candan, sanayi kuruluşlarının, kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının AR-GE ve inovasyon konusunda ciddi bir finansal kaynak ile uygun bir çalışma ekosistemi oluşturması gerektiğine değindi.

Çalışmalarında TÜBA, TÜBİTAK, Bilim ve Teknolojide Avrupa İşbirliği Kuruluşu (AB COST), sanayi ve sivil toplum kuruluşlarının önemli katkıları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Candan, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinin sadece üniversiteler ve sanayi kuruluşlarının AR-GE merkezleri ile sınırlı kalmaması gerektiği söyledi.

Muhabir: İrem Demir

sonbasin.com / AA

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.