Şakir Zümre’nin ‘Türkiye Yüzyılı’nda hatırlanması, ailesini gururlandırdı

Türk savunma sanayisinin mihenk taşlarından Şakir Zümre’nin tek torunu Ahmet Hüsnü Humbaracıbaşı, “Türkiye Yüzyılı” serisinin ilk filminde dedesinin hikayesinin anlatılmasından mutluluk ve gurur duyduğunu söyledi.

Şakir Zümre’nin ‘Türkiye Yüzyılı’nda hatırlanması, ailesini gururlandırdı
Yayınlama: 28.10.2022
A+
A-

İSTANBUL (AA) – Hikayesinin anlatıldığı filmi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Türkiye Yüzyılı” mesajıyla sosyal medya hesabından paylaştığı Şakir Zümre’nin 83 yaşındaki torunu Ahmet Hüsnü Humbaracıbaşı, videoyu izlediğinde hissettiklerini AA muhabirine anlattı.

Filmi izlediğinde, hayalleri ve girişimleriyle Türk savunma sanayisinde çığır açan dedesiyle bir kez daha gurur duyduğunu kaydeden Humbaracıbaşı, “Bir ailenin fertleri büyüklerinin yaptığı işlerden gurur duyuyorsa ki biz gurur duyuyoruz, bu güzel bir şeydir. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Şakir Zümre’nin hatırlanmış olması da güzel bir şey.” dedi.

Asıl adı “Zümrezade Ahmet Şakir” olan dedesi Şakir ve anneannesi Zeliha Zümre ile Nişantaşı’ndaki bir apartmanda birlikte yaşadıklarını anlatan Humbaracıbaşı, annesi Remziye’nin dedesinin tek çocuğu, kendisinin de tek torunu olduğunu dile getirdi.

Dedesinin ailesine düşkün ve otoriter bir insan olduğunu belirten Humbaracıbaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın dedesinin sert mizacında izler bıraktığını belirtti.

Humbaracıbaşı, dedesi Zümre’nin, teyzesinin oğlu Mareşal Fevzi Çakmak aracılığıyla Mustafa Kemal Atatürk ile tanıştığını ve dost olduğunu aktararak, dedesinin vatanına ve milletine sevdalı bir insan olduğunu vurguladı.

Dedesinin Cumhuriyet’in ilk özel teşebbüs askeri fabrikasını kurduğunu, bu girişimiyle yerli ve milli silah üretiminin öncüsü olduğunu hatırlatan Humbaracıbaşı, şöyle konuştu:

“Kendisi Müslüman ve Türk. Atatürk de Müslüman bir Türk. Atatürk’ün ifadelerine son derece inanmış, son derece yakın bir arkadaşlık kurmuşlar. O arkadaşlıkların neticesinde de dedem siyasete değil, anneannemin vasıtasıyla da sanayiye sevk edildi. Yani Atatürk dostane bir sohbette anneannemden rica etti Şakir Zümre’nin sanayiye girmesini. Ve ondan sonra onlar Türkiye’ye zannediyorum 1920’li senelerde geldiler. İstiklal Harbi esnasında da Türkiye’nin bütün silah teşkilatını organize etmiştir.”

Askeri fabrika soba fabrikasına dönüştürüldü

Bu yıllarda uçak ve su altı bombaları, silah ve cephaneler üretmek için dedesinin Sütlüce’de fabrika açtığına, burada üretimi yapılan mühimmatların denemelerinin ise Hasdal’da yapıldığına dikkati çeken Humbaracıbaşı, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin “yardım” adı altında ücretsiz ya da ucuz fiyatla gönderdiği uçak ve mühimmatlarla Türkiye’nin savunma sanayi alanında attığı başarılı adımları sabote ettiğini söyledi.

ABD’nin baltalama çalışmasının ardından dedesinin askeri mühimmat fabrikasını soba fabrikasına dönüştürdüğüne vurgu yapan Humbaracıbaşı, şöyle devam etti:

“Biz sadece soba yapmadık, aynı zamanda zirai aletler de yaptık ama niye yaptık zirai aletleri ve sobayı? Askeri malzemelerin yapılması resmi olarak durdurulduğu için. Bir şey üretmeniz lazımdı, dedem onu yaptı. Dedem üretken, yapıcı bir insandı. Fabrika soba üretmeye başladı ama bu durum kendisini çok üzdü. Hatta bir Cumhuriyet Bayramı’nda protesto için bir kamyonun üzerine sobalarını yerleştirdi, davet edilmediği halde resmi geçitte o kamyonla geçti. Orada aslında üzüntüsünü ifade etti ama lafla değil, hareketle yaptı bunu.”

Türkiye’nin o dönemde kazanç gibi görünen “yardım paketleri” ile geleceğe dair kayıplar yaşadığını ifade eden Humbaracıbaşı, son dönemlerde bu alanda yapılan yatırımları yerinde bulduğunu kaydetti.

“Selçuk Bayraktar’ı takdir ediyorum”

Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın bu alanda yaptığı çalışmaları takdir ettiğinin altını çizen Humbaracıbaşı, “Selçuk Bayraktar beyi çok takdir ediyorum. Hiç tanışmadım, hiç de görmedim ama çok takdir ediyorum. Yaptığı işten ötürü takdir ediyorum. Keşke ben de yapabilseydim ama yapamadık. Ermenistan’ı, Ukrayna’yı görüyorsunuz. Rusya, Ukrayna’ya (SİHA’lar sebebiyle) halen giremiyor. Bu ülkede imkan tanındığında çok güzel işler yapılıyor.” dedi.

İstiklal madalyası sahibi dedesinin savunma sanayi alanındaki çalışmalara kapı araladığını belirten Humbaracıbaşı, “Dedem burada bir kapı açtı. O kapıdan içeri girenler kazanıyor, kapıdan çıkanlar kaybediyor. Türkiye de o tarihlerde bu kapıdan girmişti. Bugün yapılan işler güzel, güzel tesisler kuruldu. O tesislerin canlanması, devam etmesi ve modernize edilmesi lazım.” değerlendirmesini yaptı.

Humbaracıbaşı, bugün yaşasa dedesi Zümre’nin de Türk savunma sanayisine katkı sağlayacak çalışmalarda memnuniyetle yer alacağına inandığını söyledi.

Türkiye’nin kaybettiği yılların telafisini yapabilecek güce ve potansiyele sahip olduğunu kaydeden Humbaracıbaşı, Türk milletinin zeki olduğunu, organize olduğu takdirde önündeki akan suların bile durabileceğini sözlerine ekledi.

Muhabir: Kaan Bozdoğan

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş