Prof. Dr. Barış Çallı, deprem sonrası atık yönetiminin önemine dikkati çekti
Prof. Dr. Barış Çallı, deprem sonrası atık yönetiminin önemine dikkati çekerek 1980’li yıllara kadar ısı yalıtımı için kullanılan asbestin binalar yıkıldığı zaman tozlu havaya karışmış olabileceğini belirtti.
ANKARA (AA) – Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Çallı, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilen 11 ilde katı atık yönetimi ve enkazdan çıkan molozların depolanmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Depremin zor bir süreç olduğunu vurgulayan Çallı, hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, bölge halkına ve tüm millete sabırlar diledi. Çallı, afetin hayatını kaybeden insanların acısının yanında başka sorunları da beraberinde getirdiğini, deprem sonrası ciddi çevre sorunlarıyla karşılaşıldığına işaret etti.
Deprem sonrası kanalizasyon sisteminin zarar görmesi sonucu bölgede tuvalet sorununun seyyar tuvaletlerle giderilmeye çalışıldığını belirten Çallı, dolayısıyla patojenler içeren ve sağlığı tehdit eden insan dışkılarının uygun şekilde arıtılıp bertaraf edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
“Yıkıntı atıklarının içindeki kirleticiler daha sinsi”
“Çok ciddi bir insan kaybımız var. Şu anda bölgede yoğunluklu bir nüfus yaşadığını unutmamalıyız. Kentsel atık veya evsel atık dediğimiz çöpler açığa çıkacak, bunlar havaların ısınması sonucu kokuşma ile halk sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturacak.” ifadelerini kullanan Çallı, evsel atıkların, çadırların ve konteynerlerin bulunduğu yaşam alanlarından hızlı bir şekilde uzaklaştırılması gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Barış Çallı, deprem sonrası atık yönetimin önemli bir ayağının da afet yıkıntı atığı olduğunu ve bunun ciddi boyutlara ulaştığını, ağır ve orta hasar almış binaların yıkılması sonucunda çok ciddi bir atık ortaya çıkacağını aktararak şu bilgileri verdi:
“Yıkıntı atıklarının içindeki kirleticiler daha sinsi. Bu atıklar, anında insanları hasta etmeyen, uzun vadede hastalıklara yol açabilecek bazı kirleticiler içeriyor. Bunun başında asbest geliyor. Asbest özellikle 1980’li yıllara kadar ısı yalıtımı için duvarlarda ve su sistemlerinde bolca kullanılan bir malzeme. Asbest binalar yıkıldığı zaman tozlu havaya karıştı. Şu anki çalışmalar esnasında toz ve tozun içindeki asbest ve ağır metallerin, çevreye karışmış olabileceğini düşünüyorum.”
“Çevreyle ilgili teknik konulara yönelip bu bölgedeki sıkıntıları çözmeliyiz”
Arama kurtarma faaliyetlerine katılan ve bundan sonraki enkaz kaldırma çalışmalarına katılacak kişilerin koruyucu ekipman, maske, eldiven, gözlük, kalın iş ayakkabısı, baret takmalarının zorunlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çallı, asbestin havaya kalkacak tozla birlikte solunmasının akciğer kanserine sebep olabileceğini söyledi.
Çallı, yıkıntı atıklarında bulunma ihtimali olan asbeste karşı gerekli önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek maske kullanımının önemine vurgu yaptı.
Deprem bölgesinde şu anda milyonlarca ton moloz olduğunu ifade eden Çallı, şunları kaydetti:
“Enkaz altından hayatını kaybeden vatandaşların çıkarılması çok önemli. Yalnız bunun ardından yıkıntı atıkları da alandan kademeli olarak uzaklaştırılmalıdır. Deprem felaketinin çevre felaketine dönüşme riskiyle karşı karşıyayız. O yüzden şu anda acımızı bağrımıza basıp, bir an önce çevreyle ilgili teknik konulara yönelip bu bölgedeki sıkıntıları çözmeliyiz. Yıkıntı atıklarının, sulak alan, orman, su kaynağı ve doğal koruma alanlarına değil, verimsiz, tarımda kullanılmayan ve hayvanların uğrak alanı olmayan bölgelere taşınması gerekiyor. Hafriyat atıklarının çok uzak bölgelere taşınması da yüksek yakıt sarfiyatı nedeniyle uygun olmayıp ciddi ekonomik bir külfet getirecektir.”
Prof. Dr. Çallı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının depremden etkilenen şehirlerde moloz ve yıkıntı atıkları için uygun alanların belirlenmesinde, bölgedeki belediyelere yol gösterebileceğini dile getirdi.
Hafriyat atıklarının yanı sıra enkaz altında kalan besi ve evcil hayvanların bertarafı ile kanalizasyon sorunun bir an evvel çözülmesi gerektiğini de söyleyen Çallı, sorunun halledilmemesi durumunda ise havaların ısınmasıyla haşerelerin taşıdığı hastalıkların insan sağlığını derinden etkileyebileceği uyarısında bulundu.
“Atıklar sistemli bir şekilde toplanmalı”
Deprem sonrası çöp toplama işleminin zorlaştığını anlatan Çallı, belediye atıklarının sistemli bir şekilde toplanıp düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmesi gerektiğini vurguladı.
Afet yıkıntı atıklarının evsel atıklarla karıştırılmadan yönetilmesi gerektiğine işaret eden Çallı, “Deprem bölgesindeki insanların yaşadıkları geçici barınma merkezleri veya konteyner kentlerde çöplerin toplanması ve uygun bir şekilde bertaraf edilmesinin aynı afet öncesi dönemdeki gibi devam etmesi gerekiyor.” dedi.
“Büyükşehirlerde gıda atıkları uzun süreli açıkta tutulamaz. Sokak hayvanları, kemirgenler ve haşereler atıkları çevreye yayabilir ve bu atıklarda bulunan hastalık yapan organizmalar sulara karışabilir. Bu durum pek çok hastalığı beraberinde getirir.” uyarısında bulunan Prof. Dr. Çallı, kırsal alanlarda ise çöp toplama işlemlerinin daha kolay yöntemlerle halledilebileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Çallı, büyük yerleşim yerlerinde çöp konteynerlerinin ve çöp kamyonlarının depremde zarar görmüş olabileceğini, Bakanlıkların, deprem bölgesine yakın şehir belediyelerinin ve STK’ların belediye atıklarının toplanması ve düzenli depolama sahalarına götürülmesi konularında bölgedeki yerel yönetimlere destek olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Afet yıkıntı atıklarının çevreye zarar vermeyecek şekilde depolayacak alanların her ilde belirlenmesi gerektiğini söyleyen Çallı, öğretim üyeleri Prof. Dr. Evren Tuğtaş, Dr. Hatice Yeşil ve 5 öğrenci ile Dünya Sağlık Örgütü verileri ışığında deprem bölgelerinde afet sonrası katı atık yönetimine ilişkin teknik not hazırladıklarını bildirdi.
Çallı, teknik notun web sayfalarında yer aldığını ve konuyla ilgilenen herkesin erişebileceğini kaydetti.
Muhabir: Yasemin Kalyoncuoğlu
sonbasin.com / AA