Müze değil, ‘deniz ürünleri mezarlığı’
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir çalışanının doktora tezi kapsamında denizden yakalanıp, kimyasal su içerisinde sergilendiği ‘Deniz Biyoloji Müzesi’ndeki 500’e yakın, tamamı deforme olmuş deniz canlılarının tahliyesine karar verildi. Müze adı altındaki serginin gezdirildiği çocukların ‘korkunç, ürpertici’ yorumları dikkati çekti.
CHP’li Mustafa Akaydın’ın, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, Kaleiçi Yat Limanı’nda Dr. Elif Özgür’ün doktora tezi kapsamında 2014’te Deniz Biyoloji Müzesi kuruldu. Dr. Elif Özgür, kurulumun ardından belediyeye memur olarak alınıp, müze yöneticisi oldu. Müzede 500’e yakın türün de bulunduğu deniz canlısı ölüsü, cam kavanozlarda özel kimyasal su içerisinde tutuluyor.
BOŞALTILMASI TEBLİGATI MAHKEMELİK OLDU
2019 yılında bu balıklar ve deniz canlılarının deforme olduğunun belirlenmesi, ayrıca Özel Müzeler ve Denetimleri Hakkında Yönetmelik’e uygun olmadığı gerekçesiyle ‘müze’ ibaresinin kaldırılması kararı alındı. Karar kapsamında ‘Deniz Biyolojisi Müzesi’ adı, ‘Deniz Bilimleri Eğitim Araştırma Merkezi’ olarak değiştirildi. Buna bağlı olarak Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni bir deniz müzesi çalışması da başlatıldı.
NESLİ TEHLİKE ALTINDAKİ TÜRLER DE VAR
Diğer yandan, deforme olmuş koleksiyonun kaldırılması istenen Elif Özgür ile belediye yönetimi arasında anlaşmazlık yaşandı. Koleksiyonun çıkarılmaması üzerine 1 Nisan 2024’te Özgür’e, binanın 3 gün içerisinde boşaltılmasına yönelik tebligat gönderildi. Özgür tarafından 3 iş günü içinde tahliye edemeyeceği, koleksiyonun zarar göreceği yönündeki gerekçelerle açılan davada, Antalya 5’inci İdare Mahkemesi 3 Nisan’da yürütmeyi durdurma kararı verdi. Deniz canlılarının deforme olmuş ölülerinin, deniz mezarlığını andıran görüntüsü hem sergiyi gezen öğrencilerin hem doğaseverlerin de tepkisini çekiyor. Aralarında nesli tehlike altındaki türlerden Akdeniz foku, orfoz, yeşil deniz kaplumbağası ve çok sayıda köpek balığının kimyasal su içerisinde, renklerini tamamen kaybetmiş, deforme ve ölü hali sergileniyor.
Okul gezilerinde tamamı beyaz veya sararmış, tamamen deforme olmuş ölü balıklar, Akdeniz foku ve yeşil deniz kaplumbağası gibi deniz canlılarını gören çocukların anı defterine yazdığı ‘Korkunç, ürpertici’ gibi yorumlar dikkati çekiyor. İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin yazdığı, ‘Ben balıkları öldürüp sergilemelerini sevmedim’, ‘Buraya geldiğim zaman balıkların katledişi geliyor aklıma’, ‘Ben balıkların öldüğünü görünce üzülüyorum’, ‘Korkunç bir yer gibi’, ‘Ölü fok beni çok korkuttu’ gibi onlarca yorum bulunuyor.
ÜNİVERSİTE RAPOR HAZIRLADI
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, söz konusu müzeyle ilgili rapor hazırladı. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Jale Korun imzalı raporda, “Müzede bulunan birçok balık materyalinin renkleri değişmiş ve özelliğini kaybetmiş, yenilenmesi gerekmektedir. Bazı kıkırdaklı balık örnekleri (Saban balığı, kemane balığı, keler balığı, orfoz, mako gibi) müzede bulunmakta, ancak bu balıkların nesilleri tehlike altında olup (IUCN, CR, NT, VU kategorisinde) avlanılması yasaktır” denildi. Raporda, müzede bu canlıların doğal ortamındaki görüntülerine ait video görüntüleri ve bilgilerin olması gerektiği de belirtildi.
‘KORKUNÇ BİR MANZARA’
Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden emekli Dr. Erol Kesici, böyle bir müze ve bilimsel çalışma olamayacağını belirterek, “Korkunç bir manzara, işgüzarlık. Bu balıklar denizde var, bu çağda deniz akvaryumu yapmak zor değil, bu manzaralar balığı ve deniz canlılarını sevdirmek değil, nefret ettirmektir. Bu şekilde çocuklara gösterilmesi de çok üzücü. Bu canlılar akvaryumlar yapılmak suretiyle çocuklara izletilebilir ve zaten Antalya’da akvaryum da var. Bu şekilde demonstrasyon etmek çok yanlış. Üniversite araştırma laboratuvarında otopsi, analiz yaparsın, üniversite öğrencilerine yönelik bu çalışmalarda bu örnekler uygulanır. Ama halka açık bu şekilde sergilemek çok yanlış” dedi.
Cam kavanozlardaki kimyasalların zehirli olduğuna da işaret eden Dr. Kesici, çocukların dikkatsizlikle düşürebileceği, temas veya hava yoluyla zehirlenebileceği uyarısında bulunarak, “Diğer bir tehlikesi formal zehirli bir madde, birinin kırılması, havaya yayılması, çocuklar dikkatsiz olabilir ve çok tehlikeli. Bu şekilde sergileme ancak araştırma grubu veya üniversitede olabilir. Nesli tamamen tükenmiş türler de değil, bu türlerin hepsi yaşıyor. Bunları akvaryumlarda yaşatmak ve çocuklara gösterebilmek çok kolay. Birçok ilde bunların canlı olarak yaşatıldığı yerler var. Çocuklar da zaten tepkilerini dile getirmiş. Hepsi hayalet gibi ve çok üzücü. Bilim yaşatır, bilim sevdirir, öğretici ve göze hoş gelecek unsurları sunması gerekir ama burada hiçbirini göremiyoruz. Bu demonstrasyonları sergilemek sevgi değil sevgisizliğe yol açar” diye konuştu.
‘ÇOCUKLAR İÇİN TRAVMATİK SONUÇLAR DOĞURABİLİR’
Antalya Kuş Gözlem Topluluğu’ndan kuş gözlemcisi ve veteriner hekim Gökçe Coşkun da uzun yıllardır yaban hayatı farkındalık çalışmaları yürüten biri olarak Deniz Biyolojisi Müzesi ismini duyunca hoş karşılasa da içeriğe bakıldığında biraz düşündürücü olduğunu fark ettiğini belirterek, “Müze içerisinde çeşitli solüsyonlarla ölü deniz canlıları sergileniyor. Bu örnekler teknik olarak ‘piyes’ ismi verilen koleksiyonlardır. Tıp, veteriner hekimlik, biyoloji gibi alanlarda öğrencilere ders verirken bu tür piyeslerden yararlanılır. Müze içerisinde, nesli tehlike altında olan canlılar dahil olmak üzere birçok örnek bulunmaktadır. Ancak bu örnekler zamanla niteliklerini kaybetmiş. Gerekli bakımların yapılmaması veya örneklerin bozulması sonucunda, canlılar ve dokuları formunu kaybetmiş” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanlığı’nın ilgili raporunda da duruma değinildiğini belirten Coşkun, “Rapor, taksonomi açısından birçok hata olduğunu vurgulamıştır. Halka açık olarak formunu kaybetmiş bu ölü canlıların sergilenmesinin, farkındalık açısından olumlu sonuçlar doğurmayacağını düşünüyorum. Özellikle ilkokul çağındaki öğrencilerin buraya gelip cam kavanozlar içinde formunu kaybetmiş ölü hayvanları görmesi, travmatik sonuçlar doğurabilir. Öğrencilerin müze içerisinde hatıra defterine yazdıkları ‘korkunç, ürpertici’ gibi notlardan bunu anlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Bu tür materyallerin üniversitede akademik düzeyde sergilenerek öğrencilerin eğitim sürecinde kullanılması gerektiğine işaret eden Coşkun, “Deniz Biyoloji Müzesi’nin de interaktif videolar, maketler, fotoğraf sergileriyle zenginleştirilerek farkındalık çalışmalarına katılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü yaban hayatını insanlara, özellikle çocuklara anlatırken, o canlıların canlı oldukları vurgulanmalıdır. Onlarla aynı denizi, aynı karayı paylaştığımızı hissettirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
‘KENDİ KOLEKSİYONU İÇİN BELEDİYE MÜZE AÇMIŞ, İŞE ALMIŞ’
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise Özgür’ün kendi kişisel deniz canlıları koleksiyonu için 2014’te Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne müze adı altında sergi salonu açtırıp, kendisinin de müzede yönetici memur olarak işe alındığını açıkladı. Müze yeterliliğine sahip olmadığı için 2019’da müze ibaresinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kaldırıldığını da belirten yetkililer, sergilenen tüm deniz canlısı ölülerinin tamamen renklerini kaybettiğine ve deforme olduğuna dikkati çekti. Yetkililer, koleksiyonun iadesi sağlandıktan sonra yenilenmesi düşünülen sergide tüm balık türlerinin hiçbir canlıya zarar verilmeden, 3 boyutlu bire bir ölçülerle tüm türlerin maketlerinden oluşturulacağını, böylece hem çocuklar için korkutucu olmayacağı hem de görsellik ve renklerini kaybetmeden sergilenebileceğini dile getirdi.
BİRÇOĞU CANLI YAKALANMIŞ
Alanda yer alan Dr. Elif Özgür’ün ‘Yeni Adıyla Deniz Bilimleri Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin Onuncu Yılı’ başlıklı yazısında, sergilenen balıklar ve deniz canlılarının nasıl yakalandığına dair bilgiler ve fotoğraflar yer aldı. Özgür, açıklamasında, doktora tezi örnekleriyle oluşturulan koleksiyonun müze materyali haline dönüştürülmesiyle hayata geçirildiğini ve Haziran 2013’te başlatılan çalışmalarla 6 ay gibi kısa sürede tamamlandığını açıkladı.
‘Antalya’da Deniz Müzesi Kurulması İçin Deniz Canlıları Örnekleri Nasıl Elde Edildi’ başlığıyla, trol ve ağlarla yüzlerce deniz canlısının canlı yakalanıp, tekne üzerinde ayırt edildiği fotoğrafları da paylaşan Özgür, Antalya Körfezi’nde birçok noktada farklı derinliklerde kum kapanı, trol, bentik kızak çekimi, dalış gibi farklı yöntemlerle avlandıklarını kaydetti. Birçoğunun canlı yakalandığını gösteren fotoğrafların bulunduğu tanıtım yazısında, sergilenen türlerin 20 sayfayı aşan isim listesi de tek tek yer alıyor. Bu listede ise nesli tehlike altındaki Akdeniz foku, yeşil deniz kaplumbağası, mako köpek balığı, kazık kuyruk balığı, domuz köpek balığı, keler balığı, camgöz, kemane balıkları, mavi yüzgeçli orkinos, orfoz, horozbina gibi 500’e yakın deniz canlısı bulunuyor.
sonbasin.com / DHA