‘Medyada kadın cinayetlerinin ele alınış biçimi toplumsal algıyı etkiliyor’
Erzurum Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Bilgehan Savaşçı Temiz, medyada kadın cinayetlerinin ele alınış biçiminin toplumsal algıyı etkilediğini belirtip, cinayetlerin ‘aşk cinayeti’, ‘kıskançlık krizi’ gibi ifadelerle sunulmasının faillerin motivasyonlarını romantize ettiğini ve şiddeti normalleştirdiğini söyledi.
Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘Hukuki ve Beşeri Yönleriyle Kadın Cinayetleri’ sempozyumu gerçekleştirildi. Burada konuşan Kamu Hukuku, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Bilgehan Savaşçı Temiz, cinsel şiddetin kadın cinayetlerindeki rolünü ve bu bağlantının yargı süreçlerinde nasıl ele alındığını değerlendirdi. Kadına yönelik şiddetin tarih boyunca değişen biçimlerde ortaya çıktığını belirten Temiz, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil yapının bu sorunu derinleştirdiğini söyledi. Cinsel şiddetin, kadın cinayetlerinde sıklıkla tetikleyici bir unsur ya da suçun ağırlığını artıran bir etken olarak öne çıktığını ifade eden Temiz, bazı davalarda failin mağdura cinsel şiddet uygulaması sonrası cinayeti işlediğini örneklerle açıkladı ve Adli Tıp raporlarının bu bağlantıyı ortaya koymada kritik rol oynadığını belirtti.
‘MEDYA SORUMLU BİR DİL KULLANMALI’
Medyada kadın cinayetlerinin ele alınış biçiminin toplumsal algıyı etkilediğini vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Temiz, cinayetlerin ‘aşk cinayeti’, ‘kıskançlık krizi’ gibi ifadelerle sunulmasının faillerin motivasyonlarını romantize ettiğini ve şiddeti normalleştirdiğini belirtti. Temiz, ayrıca mağdurların özel hayatlarına yönelik suçlayıcı ifadelerin empatiyi zayıflatarak toplumsal ön yargıları güçlendirdiğini söyledi. Cinsel şiddetin kadın cinayetlerindeki ağırlığını anlamanın, suçların önlenmesi ve etkin adli mekanizmaların geliştirilmesi açısından kritik olduğunu belirten Temiz, Adli Tıp bulgularının titizlikle değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti, yargı süreçlerinde cinsel şiddetin suçla bağlantısının açık bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı. Temiz ayrıca medyanın sorumlu bir dil kullanarak farkındalık yaratabileceğini ve hukuki süreçlere olumlu katkı sağlayabileceğini söyledi.
CİNSEL ŞİDDET İLE KADIN CİNAYETLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Cinsel şiddet ve kadın cinayetleri arasındaki bağlantının hem bireysel hem de yapısal bir sorun olduğunun altını çizen Temiz, daha etkin adli ve toplumsal mekanizmaların geliştirilmesinin kadınların yaşam hakkını koruma mücadelesinde vazgeçilmez olduğunu kaydetti. Temiz, şunları söyledi:
“Cinsel şiddet, kadın cinayetlerinde ya bir öncül ya da suçun vahametini artıran bir unsur olarak sıkça karşımıza çıkıyor. Kadın cinayetlerinde cinsel şiddetin tetikleyici bir unsur olarak karşımıza çıktığı vakalardan biri de faili çalıştığı restoranda bir gün önce işe başlayan mağduru cinsel ilişki teklifini reddettiği gerekçesiyle öldürmesi ve cesedini betona gömmesidir. Bu tür olaylar, cinsel şiddetin, cinayeti tetikleyen veya ağırlaştıran bir unsur olarak değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Benzer şekilde, Ayşegül Aydın olayı da cinsel şiddetin kadın cinayetlerindeki rolünü göz ardı edilemez bir şekilde ortaya koymaktadır. Henüz 16 yaşında olan Ayşegül, saldırgan tarafından cinsel şiddete uğradıktan sonra başına taşla vurularak ağır yaralanmış ve 132 gün süren bir yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetmiştir. Bu olay, kadınların cinsel şiddetle başlayan bir tehdit döngüsünün sonunda hayatlarını kaybettiklerini dramatik bir şekilde ortaya koymaktadır. Ancak bu bağlantının yargılama süreçlerinde ne ölçüde dikkate alındığı, uygulamadaki sorunlara işaret etmektedir.”
sonbasin.com / DHA