Bağırsak ve mesane bozuklukları Prof. Dr Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi’nde ilaçsız tedavi edilecek
Sadece çocuklarda değil, yetişkinlerde de görülen idrar kaçırma, büyük idrarını tutamama veya tam tersine, idrarı veya dışkıyı çok tutmaya bağlı gelişen böbrek ve bağırsak problemleri; hastalar tarafından çoğu zaman ‘utanıldığı için’ gizleniyor. Bazen cerrahi, çoğu zaman da ilaç tedavisi uygulanan bu hastalıklar için Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nde Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi. Kamu hastanelerinde bir ilk olan ‘Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’ ile hastalar ilaçsız, dijital uygulamalar ve fizyoterapi egzersizlerinden oluşan rehabilitasyon programıyla tedavi ediliyor.
Her 100 okul çağı çocuğunun ortalama 7-8’inde, her 100 erişkinden 1’inde görülen, yaşam konforunu olumsuz etkileyen, hatta hastaların günlük yaşamdan kopmasına dahi sebep olabilen özellikle idrar kaçırma veya dışkıyı tutamama gibi belirtilerin görüldüğü mesane veya bağırsak bozuklukları, çoğu zaman hastalar tarafından gizlendiği ve doktora başvurulmadığı için tedavisiz kalıyor.
Çocuklarda genellikle 5 yaş sonrası devam eden idrar kaçırma problemi, pelvik taban (leğen kemiği içindeki bölge) kaslarının doğru kullanımı öğretilmeden, ‘Zamanla geçer’ denip kendi haline bırakıldığında, çocuğun ileriki yaşamında o kasları doğru kullanamadığı için erken boşalma ya da kadınsa, genç yaşlarda idrar veya büyük abdest kaçırma sorunları yaşamasına neden olabiliyor. Çocuklarda genellikle alarm veya ilaç tedavileri, erişkinlikte ise özellikle kadınlarda cerrahi yöntemler devreye giriyor. Ancak cerrahi yöntemler her zaman çözüm olmayabiliyor. Mesane kaslarında sarkma ve benzeri problemler nüksedebiliyor. İdrar kaçırma problemi kadınlar için yine kabusa dönebiliyor.
PEK ÇOK BRANŞ KOORDİNELİ ÇALIŞIYOR
Okmeydanı Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nde Türkiye’de ilk kez bir kamu hastanesinde açılan ‘Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’ ile hastalar ilaçsız, dijital sistemlerin eşlik ettiği fizyoterapi egzersizlerinden oluşan Avrupa standartlarındaki rehabilitasyon programıyla tedavi ediliyor. Merkezde çocuk cerrahisi ve ürolojisi, nöroloji, kadın doğum, erişkin üroloji ve fizyoterapi gibi pek çok branş hastaları multidisipliner yaklaşımla değerlendirip tedaviye alıyor. Merkezin açılışında konuşan Okmeydanı Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi ve Ürolojisi Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, pelvik taban olarak adlandırılan ve leğen kemiğinin içini kapsayan bölgede kalın bağırsak, mesane, üreme sistemi gibi önemli organların yer aldığını söyleyerek “Bu organları çevreleyen kaslarımız var. Bu kaslardaki bozukluklara bağlı olarak pelvik taban hastalıkları ortaya çıkıyor. Sağlıklı pelvik taban dediğimizde hem çocuk hem erişkinde idrar veya büyük abdestini kaçırmama veya aşırı tutmama olarak tanımlayabiliriz” dedi.
“ÇOK YAYGIN HASTALIKLAR AMA SAKLANIYOR”
Bir çocuğun 5 yaşından itibaren idrar ve dışkısını tutabilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Dokucu, kadınlarda da özellikle doğum sonrası bu bölge kasları olumsuz etkilendiği için idrar kaçırma problemlerinin başlayabildiğini kaydetti. Erkeklerde ise kolon ya da prostat cerrahilerinden sonra pelvik taban hastalıklarının görülebileceğini söyleyen Prof. Dr. Dokucu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem çocuk yaş grubu hem de erişkin yaş grubunda, leğen kemiğinin içerisindeki organların birbiriyle uyumlu olması ve uyumlu çalışması, büyük ve küçük abdesti tutabilme yönünden bir zorunluluk. Biz bunların tamamına mesane bağırsak disfonksiyonları, yani bozuklukları diyoruz. Ben çocuk ürolojisi polikliniği yapıyorum, günlük ortalama 60 hastamın 20-25’inde idrar kaçırma sorunu oluyor; bunların 10-15’i de gece alt ıslatma problemi ile geliyor. Erişkin yaşta ise gece alta kaçırma halen yüzde 1’lerde devam ediyor. Aslında çok yaygın hastalıklar ama saklanıyor.”
“İLAÇSIZ REHABİLİTASYON VERİYORUZ
Bu bozuklukların tıpta tedavisinin genellikle ilaçla yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Dokucu, Türkiye’de ilk kez bir kamu hastanesinde açılan merkez sayesinde hastalara ilaçsız, rehabilitasyonun temelli tedavi sunulacağını anlattı. Prof. Dr. Dokucu, “Biz kamu hastaneleri açısından bir ilki gerçekleştirdik, multidisipliner yaklaşımla fizik tedavi uzmanı, çocuk ürolojisi, erişkin ürolojisi, nöroloji, kadın doğum, diyetisyen, hep beraber ortak konsey oluşturduk. Hastalara ilaçsız rehabilitasyona yönelik tedaviler sunabiliyoruz. Bu tedaviler bazen pelvik taban kaslarının (leğen kemiği içerisinde var olan kasların) gevşetilmeye yönelik olabiliyor, bazen de o kaslar zayıf olduğu için güçlendirmeye yönelik olabiliyor. Bunun için poliklinikte ayrıntılı değerlendirme yapıyoruz, 1,5-2 saat süren 200-300 soruluk bir anket çalışması yapıyoruz. Ardından 2-3 günlük işeme takvimleri oluşturuyoruz, hastaların yaşam tarzlarını sorguluyoruz” diye konuştu.
TOPLAM 7 İLA 15 SEANSLIK TEDAVİ
Tedavi için yaşam tarzı değişiklikleri, alarm tedavileri ve pelvik taban egzersizlerini (gevşeme ya da kasma) bilgisayar bazlı programlar eşliğinde gerçekleştirdiklerini kaydeden Prof. Dr. Dokucu sözlerini şöyle noktaladı: “Çocukları da yetişkinleri de bilgisayar oyun terapileriyle pelvik tabana yerleştirilen sensör elektrotlarla izliyoruz. Ne zaman gevşemesi, ne zaman kasılması gerektiğini değerlendiriyoruz. EMG’li üro-flow çalışmaları oluyor. Bu bilgilerle bir tedavi protokolü oluşturuyoruz. Genellikle 7 ila 15 seans sürüyor, haftada bir olacak şekilde. Biz burada hastalara Avrupa’daki merkezlere yakın standartta yaklaşabiliyoruz.” Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Selcen Kanyılmaz Turgut ise hastalara ekranda kimi zaman oyunlarla tedavilerini verdiklerini söyleyerek “Pelvik taban kaslarını daha doğru kullandırabilmek için, daha çok elektrik simülasyon cihazlarıyla pelvik tabanı güçlendirme ya da baskılamak için uygulamalar yaptırıyoruz. Bağırsaklarını, mesanelerini, nasıl kullanmaları gerektiğini deneyimli üroterapi hemşiremiz tarafından anlatılıyor” diye konuştu.
sonbasin.com / DHA