‘Ablasyon tedavisinde başarı oranımız yüzde 99’

Kalp ritim bozukluğunun tedavi yöntemlerinden biri olan ‘Ablasyon’ işlemi hakkında bilgi veren Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dursun Aras, “Ablasyon tedavisi, kalp ritim bozukluğunun tedavi metotlarından birisidir. Girişimsel bir tedavi yöntemi olmakla birlikte etkisi açısından da diğer seçeneklerden daha güçlüdür. Özellikle gençlerde sıkça görülen SVT’ye(Supraventriküler taşikardi) bağlı ritim bozukluklarında uyguluyoruz ve yüzde 99 oranında başarı sağlıyoruz” dedi.

‘Ablasyon tedavisinde başarı oranımız yüzde 99’
Yayınlama: 25.11.2024
A+
A-

Kalp ritim bozukluğunun tedavisinde hastanın hikayesi ve semptomlarına göre özel bir yol izlediklerini belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dursun Aras, “Bazı hastalarımız sadece ilaçla tedavi edilirken, semptomatik olmayan bazı hastaları sadece periyodik olarak takip ediyoruz. Semptomları belirgin ve sık tekrar eden ritim bozukluklarında Ablasyontedavisine yöneliyoruz. Gerekli durumlarda kalp pili veya şok pili de devreye giriyor” diye konuştu.

ADIM ADIM ABLASYON TEDAVİSİ

Ablasyon tedavisinin uygulama aşamasına yönelik açıklamada bulunan Prof. Aras, “Ablasyon tedavisi, kalp ritim bozukluğunun sebebini, buna neden olan faktörü tespit edip yakarak veya dondurarak ortadan kaldırma yöntemidir. Bu işlemi, kasıktan girdiğimiz katater ile kalbin içine ulaşıyoruz, kalbin içerisinde ritim bozukluğuna neden olan problemli alanları bulup yakarak veya dondurarak ortadan kaldırıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘TEKRARLAYAN RİTİM BOZUKLUKLARINDA ABLASYON TEDAVİSİNİ UYGULUYORUZ’

Prof. Dr. Aras, “Ablasyon tedavisini en sık uyguladığımız hasta grubu, tekrarlayan ritim bozukluğu olan hastalardır. Gençlerde SVT (Supraventriküler taşikardi) denilen ve sıkça görülen ritim bozukluklarında uyguluyoruz ve yüzde 99 oranında başarı sağlıyoruz. Ekstrasistol kulakçık veya karıncıktan kaynaklanan ritim bozuklukları da sıklıkla Ablasyon tedavisi uyguladığımız hasta grubudur. Hastanın kişisel özelliklerine göre değişen ritim bozuklukları da olabiliyor. Yaşlı hastalarda atrial fibrilasyon çok oluyor, endikasyon çok fazla veya ventiküler taşikardiler oluyor. Bunlara Ablasyon tedavisi yapıyoruz. Kalp krizi geçirmiş ya da ailede kalp krizi öyküsü varsa ani ölümü önlemek amacıyla şok pili takıyoruz. Fakat şok pili sonrasında tekrarlayan şoklar oluyor, bu şokları azaltmak, hastanın yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak için yine Ablasyon tedavisi uyguluyoruz” dedi.

‘RİTİM BOZUKLUĞU TANISINDA EKG KESİN SONUÇ VERMEYEBİLİR’

Tanı koyma aşamasında öncelikle hastanın öyküsünü dikkatlice dinlemek gerektiğini belirten Prof. Dr. Dursun Aras, “Hastayı dinledikten sonra fiziki muayenesini gerçekleştiriyoruz. Bu süreçte EKG sonuçları, bizim için en net göstergedir. Fakat bazı hastalarda ritim bozuklukları EKG’de çıkmayabiliyor. O nedenle bu hastalarda yapısal bir kalp problemi olup olmadığını görmek amacıyla mutlaka Ekokardiyografi yapıyoruz. Sonrasında bu ritim bozukluğunu yakalamak amacıyla daha uzun süreli monitarizasyon yani ritim holter kaydı istiyoruz. Ayrıca tiroid fonksiyon testleri, kan şekeri gibi rutin kan tetkiklerimiz var. Hastanın risk düzeyini belirlemek açısından bu kan tetkiklerinin de sonucunu görmek önemli” diye konuştu.

‘ABLASYON TEDAVİSİ SİHİRLİ DEĞNEK GİBİ’

Tanı konulduktan ve ritim bozukluğu belirlendikten sonra tedavi şekline karar verildiğini söyleyen Prof. Aras, “Ritim bozukluğu teşhis edildikten sonra Ablasyon tedavisi kararını veriyoruz. Ablasyon tedavisi, bizim elimizdeki sihirli değnek gibi. Çünkü Ablasyon, ritim bozukluklarında ilaç tedavisine göre daha etkili ve gerçekten çok güçlü bir seçenek. Örneğin; gençlerde görülen SVT (Supraventriküler taşikardi) de ilaç tedavisinin başarısı düşük. Üstelik bu hasta grubu ilaca uyum sorunu ve ilaç yan etkisi nedeniyle uzun süre ilaç kullanamıyor. İlaç kullansa dahi ritim bozukluğu tekrarlıyor. İlaç tedavisi, hastalığı ortadan kaldırmamakta sadece anlık etki sağlamaktadır. Dolayısıyla bu hasta grubunda ilk seçenek Ablasyon tedavisidir” ifadelerini kullandı.

‘KALBİN İÇERİSİNE ELEKTROTLAR YERLEŞİTİRİYORUZ’

“Ablasyon tedavisinden sonra hastaların ilaç kullanmaları gerekmemekte ve yaşam kalitesi artmaktadır” diyen Prof. Dr. Aras, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Ablasyon tedavisini sıklıkla lokal anestezi ile yapıyoruz. Kasık bölgesindeki damarlardan giriş yapıyor, kalbin içerisine ince ve uzun elektrotlar yerleştiriyoruz. Elektrotlar aracılığıyla kalpteki ritim bozukluğunu tespit ediyoruz. Ablasyon süresi, ritim bozukluğunun türüne göre değişiyor. Gençlerde görülen SVT’lerde uyguladığımız Ablasyon işlemi, hastanın özelliğine göre 30 dakika ila 1 saat sürebiliyor. Ekstrasistoller hasta grubunda ise işlem süresi 15 dakika ila 2 saat arasında değişebiliyor. Ablasyon tedavisinin ardından 4-5 saatin sonunda hastalarımızı taburcu ediyoruz. Kasık bölgesinde kanama olmasını engellemek amacıyla birkaç gün evde istirahat etmesini öneriyoruz. Sonrasında ise rutin iş ve sosyal yaşamına geri dönebiliyor. Fakat bazı ritim bozukluklarında; örneğin, atrial fibrilasyonu olan hastalarda, hastanın konforu için genel anestezi veya daha derin bir uyuma istiyoruz. Bu hastalarımızın Ablasyon tedavisi 1-2 saat sürebiliyor. Hastanede kalış süresi ise genellikle 1 gündür.”

sonbasin.com / DHA

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş