Organ bağışıyla ikinci baharlarını yaşıyorlar
Organ nakli bekleyen binlerce hasta arasında yer alan Zeynep Aydemir ve Ruhi Engin, bağışçılardan yapılan uygun nakille sağlıklarına kavuştu.
KIRKLARELI (AA) – Kırklareli’nde yaşayan 59 yaşındaki Zeynep Akdemir, 2007’de halsizlik ve bulantı şikayetiyle gittiği doktor kontrolünde böbrek yetmezliği olduğunu öğrendi.
Böbrek yetmezliği sonucu bazı gıdalardan mahrum kalan Akdemir, doktorlarının tavsiyesi üzerine İstanbul’daki özel bir hastaneye böbrek nakli olmak için müracaat etti.
Nakil beklediği 10 yıl boyunca evde periton diyalizi yaparak yaşamını sürdüren Akdemir, 2017’de böbrek nakliyle hayata yeniden “merhaba” dedi.
65 yaşındaki Ruhi Engin de 2002’deki doktor muayenesinde siroz olduğunu öğrendi.
Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle karaciğer yetmezliği oluşan Engin, 2006’da trafik kazasında hayatını kaybeden bir gencin yakınlarının organ bağışında bulunmasıyla karaciğer nakli oldu.
“Böbrek bana kısmet oldu”
Aydemir, AA muhabirine, 15 yıl önce böbreklerinin çok kötü durumda olduğunu öğrendiğini, 10 yıl boyunca diyalize bağlı bir yaşam sürdüğünü, her ay kontrolden geçtiğini anlattı.
Bu süreçte böbrek nakli için hastaneye müracaat ettiğini söyleyen Aydemir, hastaneden iki kez çağrıldığını ancak doku uyumsuzluğu nedeniyle nakil olamadığını kaydetti.
Her zaman kendisinden daha genç insanlara nakil çıkması için dua ettiğini dile getiren Aydemir, “Bir gece saat 2’de telefon sesi beni uyandırdı. Hastaneden biri aradı ‘Zeynep Hanım hastanemize gelebilirseniz iyi olur, aç karnına, böbrek çıktı’ dedi bana. Hemen ambulansla götürdüler bizi.” diye konuştu.
Ameliyat öncesi tahlil ve tetkiklerin yapıldığını anlatan Aydemir, şöyle konuştu:
“Tahlillerim yapılıp işlemlerim başladı. Benimle birlikte bir bayan daha çağırmışlar. Böbrek hangimize uyarsa ona nakil yapılacaktı. Akşam üzeri diğer bayanla ben birlikte girdik doktorun yanına. Böbrek bana uygunmuş. Böbrek bana kısmet oldu. 5 yıl oldu ben bu böbreği taşıyorum. Allah herkesten razı olsun. Organlarınız sizinle toprak olmasın, başka hayatlarda yaşasın, başka insanları yaşatsın. 7 yıllık süreçte tabii ki isterdim nakil olup rahat bir hayat yaşayayım, suyumu rahatça içeyim. Bu süreçte bazı gıdalardan mahrum oldum. Ameliyata girerken gözlerimi kapadım, uyandığımda yoğun bakımda açtım gözlerimi hiçbir şey hissetmedim. Şimdi mutluyum.”
“Bunun üstünde bir iyilik görmüyorum”
Ruhi Engin ise nakil olana kadar çok zorluk çektiğini söyledi.
4 yıllık sürecin büyük bölümünün doktor kontrolü ve çeşitli tedaviler ile geçtiğini dile getiren Engin, doktorun tavsiyesiyle İzmir’deki Ege Üniversitesi’ne organ nakli olmak için müracaat ettiğini anlattı.
Nakil için umudunu hiç yitirmediğini belirten Engin, “Hatta bir kez yakınımızın karaciğerinden bir parça verecek beklentisiyle gittik. Fakat onun tahlilleri yapıldı karaciğerinin zaten zamanında hastalık geçirdiği ve küçük olduğu nakle uygun bir karaciğer olmadığını söylediler. Hatta biz nakil için gün bile almıştık. Geldiler acı durumu bize anlattılar o an için ne söylenir, nasıl düşünülür hiç bilmiyorum.” diye konuştu.
Organ nakli için haber beklemenin çok zor olduğunu ifade eden Engin, şunları kaydetti:
“Çünkü boşlukta beklemek çok zor bir şey. Beklentimiz var ama olacak bir şey değil. Bir organ çıkacak, uyacak, uymayacak bir sürü problemleri var. Neyse ki o güzel an geldi. Cuma akşamıydı, saat gece 10 civarı telefon çaldı dediler ki ‘Sana karaciğer çıktı, seni alacağız, buraya gelebilir misiniz?’ diye. Çanakkale’de bir motosiklet kazası olmuş, genç bir kardeşimizin beyin ölümü gerçekleşmiş. O an karaciğer bana çıktığı için çok sevindim. Sabah bizim beklediğimiz helikopter geliyordu Çanakkale tarafından. O anki sevincimiz artık daha arttı. O kadar heyecanlıyım ki sedyeye binmeden gideceğim yalınayak ameliyathaneye, çok istiyordum. Küçük işlemlerden sonra hazırlık yapıldı ve girdik. Doktorum beni uyandırdığında ‘ikinci dünyana hoş geldin’ dedi. Bu hastalığı yaşamış biri olarak herkese tavsiyem organ bağışında bulunmaları. Bu, insanlık adına, hayır adına, iyilikler adına çok büyük bir sevap. Bunun üstünde bir iyilik görmüyorum.”
Muhabir: Ufuk Ertop