Tunus’un 8 asırlık “dağ sarayları” turistlerin gözdesi oldu
Tunus’un güneyindeki çöl bölgesine yakın dağlarda bulunan 12. yüzyıldan kalma “Dağ Sarayları”, alternatif tatil arayışında olanlara farklı bir seçenek sunuyor.
TUNUS (AA) – Yaklaşık 8 yüzyıl önce dağların zirvelerine toprak ve taş kullanılarak inşa edilen, yükseklikleri 6 metreye ulaşan 2-3 katlı yan yana binalardan oluşan yapıları bölge halkı “Dağ Sarayları” olarak isimlendiriyor.
Çoğunluğu Medenin kenti civarında yer alan ve yakın bölgelerde yaşayan köy sakinlerinin, gıdalarını soğuk tutmak ve uzun süre saklayabilmek için kullandıkları bu yapılar, devletin sağladığı teşviklerle restore edilerek turizm sektörünün hizmetine sunuldu.
Uzun yıllardır metruk olan ve sadece bölge halkının bildiği bu saraylar, turizm amaçlı yapılan gezilerin yanı sıra çeşitli şenlik, eğlence ve toplantılara da ev sahipliği yapıyor.
Bölge turizminin yeni gözde durakları arasında yer alan saraylara ilişkin AA muhabirine bilgi veren Beni Kadeş Belediyesi Encümen Üyesi Selahaddin Aziz el-Herşani, “Beni Kadeş şehri, dağ sarayları ve yapılan kazı çalışmalarının ardından bulunan eserler sayesinde kültür turizmini sevenlere hitap eden bir destinasyon haline geldi.” diye konuştu.
“Dağ Sarayları”nın tarihi 12. yüzyıla dayanıyor
Yapılan arkeolojik kazıların ardından Dağ Sarayları’nın 12. yüzyılda inşa edildiğinin anlaşıldığını belirten Herşani, “Beni Kadeş’te yer alan dağ saraylarından Alula Sarayı, 12 ile 13. yüzyıllarda İslami ilimlerin okutulduğu medreselerden biri. Daha sonra bölge halkı tarafından buğday ve kuru incir gibi gıdaları korumak ve uzun süre saklamak için kullanılıyor. İnsanların uğrak yeri haline gelen bu saraylar, içerisinde terzi, nalbant ve çeşitli hizmetler veren dükkanlara da ev sahipliği yapıyor. Bir nevi bölge sakinlerinin toplandığı her türlü alışveriş ve işlerini gördüğü mekanlara dönüşüyor.” ifadelerini kullandı.
Her sarayda bölgedeki hane halkına ait birkaç odanın bulunduğunu belirten Herşani, “Her ailede kendilerine ait bölümün anahtarı bulunurdu. Sarayın giriş anahtarı ise sadece kapıda nöbet tutan muhafızlarda olurdu. Ürünlerini saklamak isteyen ya da sarayda kalmak isteyen aileler kendilerine ait yerde konaklar, misafirler ise saraydaki misafirhanede ağırlanırdı. Özellikle yaz aylarında bu saraylar serin olduğu için günümüzde de hala gelip konaklayan aileler mevcut.” diye konuştu.
Bir Berberi sarayı: Camiler Sarayı
Bölgede restore edilen ve turizmin hizmetine sunulan Camiler Sarayı yöneticisi Eymen Umrani ise, şu an işlettikleri sarayın, yüzyıllar önce inşa edilmiş, gezginlerin uğrak yerlerinden olan bir Berberi sarayı olduğunu söyledi.
Sarayda 70’ten fazla oda olduğunu belirten Umrani, “Yapılan restorasyonun ardından, restoran haricinde, kafeler için iki oda, misafirlerin konaklayacağı odalar ve çalışanlar için 3 oda düzenlendi. Misafirlerimizin dağlardaki ve çöldeki sessizliği yaşamaları için soğutma ve pişirme haricinde elektrikli alet bulundurmuyoruz.” diye konuştu.
Mutfaklarında geleneksel yöntemlerle topraktan yapılmış tandırın da bulunduğunu söyleyen Umrani, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bölgemizde yetişen küçük baş hayvan etinin lezzetli olmasından dolayı genelde kuzu etiyle yaptığımız yemekler mevcut. En çok tercih edilen yemekler arasında fırında kuzu ve fırında kelle bulunuyor. Ayrıca Tunus’un geleneksel yeğen kuskusunu burada misafirlerimize tandırda pişirdiğimiz et ve sebzeler ile ikram ediyoruz. Bulunduğumuz yer deniz turizmi için gelen turistlere yakın, bu yüzden tatile gelen turistler için sakin geçirebilecekleri birkaç günlük tatil imkanı sunduğumuz için çok tercih ediliyoruz.”
Bölge, dünyadaki en iyi 100 sürdürülebilir turizm destinasyonu arasında
Tunus Turizm Bakanlığı’nın, 2014’te başlattığı turizm projesi ile ülkenin güney bölgesinin sürdürülebilir turizm destinasyonları arasında yer alması için harekete geçmesi üzerine Zahir Sıradağları bölgesinde yer alan Dağ Sarayları’nın bilinirliliği arttı.
Tanıtım çalışmalarının ardından bölge, 2021 yılında Avrupa Sahil Ülkeleri Birliği’ne bağlı Hollanda merkezli Dünya Yeşil Destinasyonlar Örgütü tarafından dünyadaki en iyi 100 sürdürülebilir yeşil destinasyon arasında yer aldı.
2022 yılında ise aynı organizasyon tarafından düzenlenen yarışmada aynı bölge, 100 Yeşil Destinasyon Öyküsü Ödülü’nü aldı.
Öte yandan 2015 yılında bölgede 200 milyon yıldan daha eski dinozor kemik kalıntılarının keşfedilmesi üzerine, Medenin dünyadaki en önemli jeolojik mirasa sahip bölgeler arasında gösterilmeye başlandı.
Muhabir: Mehmet Akif Turan