Fosil yakıtların neden olduğu hava kirliliği her yıl can almaya devam ediyor
Fosil yakıtlarla ortaya çıkan hava kirleticilerine maruz kalmanın, iskemik kalp hastalığı, KOAH, akciğer kanseri, alt solunum yolu enfeksiyonları, erken doğum, tip 2 diyabet, felç ve astım gibi hastalıklara neden olabildiği bildirildi.
İSTANBUL (AA) – Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) Direktörü Nandikesh Sivalingam, fosil yakıtlarla ortaya çıkan hava kirleticilerine maruz kalmanın, iskemik kalp hastalığı, KOAH, akciğer kanseri, alt solunum yolu enfeksiyonları, erken doğum, tip 2 diyabet, felç ve astım gibi hastalıklara neden olabildiğini belirterek, “Fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinin her yıl 4,5 milyon insanın erken ölümüne yol açtığı tahmin ediliyor.” dedi.
Birleşmiş Milletler, hava kalitesini iyileştirmeye dönük çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Aralık 2019’da gerçekleştirdiği 74’üncü oturumunda 7 Eylül’ü “Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü” ilan etti.
Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü dolayısıyla AA muhabirine fosil yakıtların hava kirliliği üzerindeki etkilerini değerlendiren CREA Direktörü Nandikesh Sivalingam, küresel ısınma ve hava kirliliği arasında önemli bir bağlantı olduğunu; elektrik üretimi, endüstriyel üretim, ulaşım ve diğer çeşitli enerji ihtiyaçları için kömür, petrol ve gaz biçimindeki fosil yakıtların kullanımının hem hava kirliliği hem de iklim değişikliği üzerinde tırmandırıcı bir etkisi bulunduğunu belirtti.
İklim değişikliğinin tetiklediği orman yangınları, kum fırtınaları, sıcak hava dalgaları ve kuraklık gibi durumların havadaki partikül madde miktarını artırdığını hatırlatan Sivalingam, bu durumun da hava kalitesini kötüleştirebildiğini anlattı.
“5 yaş altı çocuklar riskli gruplar arasında”
Hava kirliliğinin, yaşam kalitesini düşürebilecek akut ve kronik hastalıklara neden olduğu için hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı etkilediğinin altını çizen Sivalingam, hava kirleticilerine maruz kalmanın, iskemik kalp hastalığı, KOAH, akciğer kanseri, alt solunum yolu enfeksiyonları, erken doğum, tip 2 diyabet, felç ve astım dahil olmak üzere artan hastalık insidansıyla ilişkili olduğunu vurguladı.
Sivalingam, şöyle devam etti:
“Fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinin her yıl 4,5 milyon insanın erken ölümüne yol açtığı tahmin ediliyor. Araştırmalar, her yıl tahmini 3 milyon yetişkinin erken ölümünün, fosil yakıtlardan kaynaklanan parçacıklı madde kirliliğine maruz kalma yoluyla, kardiyovasküler hastalıklar, solunum hastalıkları ve akciğer kanserinden kaynaklandığını gösteriyor. Fosil yakıta bağlı ozon kirliliği 1 milyon kişinin erken ölümüne neden olurken fosil yakıtların yanmasıyla ortaya çıkan nitrojen oksit kirliliği nedeniyle her yıl kronik hastalıklardan kaynaklanan 500 bin erken ölüm görülüyor.”
Sivalingam, 5 yaş altı çocukların hava kirliğinden etkilenen hassas gruplar arasında olduğuna dikkati çekerek, “Fosil yakıt kaynaklı hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardan dolayı 40 bin çocuğun 5 yaşına gelmeden öldüğü tahmin ediliyor. Bu ölümler çoğunlukla düşük gelirli ülkelerde görülüyor.” dedi.
“Fosil yakıt kullanımını azaltmak hem hava hem iklim için önemli”
Elektrik üretimi ve endüstriyel üretim için daha temiz yöntemlere geçilmesi, binek otomobiller yerine toplu taşımaya odaklanan yaşam tarzlarına geçiş yapılması gerektiğini işaret eden Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi Direktörü Nandikesh Sivalingam “Fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması ve yenilenebilir enerji biçimlerine geçiş hem hava kirliliğini hem de insan kaynaklı iklim değişikliğini azaltmak için önemli.” diye konuştu.
Enerji, sanayi ve ulaşım sektörlerinde katı emisyon kontrolleri uygulanması tavsiyesinde bulunan Sivalingam, hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkan sağlık yükünün indirgenmesi ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasının, enerji endüstrisinden kömürün çıkarılması veya ulaşım sektöründe emisyonların sınırlandırılması yoluyla sağlanabileceğini bildirdi.
Fosil yakıtlardan daha sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişin dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiği uyarısında da bulunan Sivalingam, “Örneğin, gelecekteki enerji üretimi biyokütle yakılarak elde edilecekse, parçacıklı madde gibi zararlı hava kirleticilerinin emisyonlarının artması muhtemeldir. Sera gazı azaltım hedeflerini karşılamak için yapılan seçimler, hava kalitesini olumsuz etkilemeden yenilenebilir teknoloji ve kaynak verimliliğini desteklemelidir.” diyerek sözlerini tamamladı.
Muhabir: Dilan Pamuk