İskoç yönetmen Lynne Ramsay, sinema yolculuğunu anlattı
İskoç yönetmen Lynne Ramsay, genç sinemacıların desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, “Genç bir yönetmen, yaptığım bir filmden ilham aldığını söylediğinde sinemayı canlı tutmaya biraz katkıda bulunmuş gibi hissediyorum.” dedi.
DOHA (AA) – Cannes Film Festivali ve BAFTA ödüllü yapımcı ve yönetmen Ramsay, sinema yolculuğunu, kuluçka etkinliklerinin sektöre olan katkılarını ve yakın gelecekteki çalışmalarını AA muhabirine anlattı.
Ramsay, kariyerine fotoğrafçı olarak başladığını belirterek, “Sinemaya her zaman meraklıydım. Annem ve babam da meraklıydı. 17-18 yaşlarındaydım, film okuluna bazı fotoğraflar gönderdim. Fotoğrafları beğendiler ve film okuluna gittim. Film yapmak hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sanırım oradakilerin çoğu daha önce film çekmişti. Gerçekten yeni başlayan biriydim.” diye konuştu.
Film yapmaya başladığında yeni bir anlatım tarzı yakaladığını fark ettiğini vurgulayan Ramsay, film izlemeyi hayatının her döneminde sevdiğini ve gerçekten filmin içine girecek kadar, izlediği filme yoğunlaştığının altını çizdi.
“Birleşik Krallık’ta bile bu şekilde desteklenmek zorlaşıyor”
Lynne Ramsay, “2023 Qumra Sinema Günleri”nde gençlerle tecrübeli yönetmen ve yapımcıları bir araya geldiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Burada genç film yapımcıları için çok fazla destek var. Bu destekler her geçen gün azalıyor. Yeni film yapımcılarının desteklendiğini ve tavsiye almak için diğer film yapımcılarıyla vakit geçireceklerini görmek çok güzel. Bence burası oldukça sağlıklı. Daha önce röportaj yaptığımda söylemiştim. Birleşik Krallık’ta bile bu şekilde desteklenmek zorlaşıyor. Bu desteklerle ilk uzun metrajını sen yapabiliyorsun. Kendi adıma, ben şanslıydım, kısa filmlerimi çektikten sonra destekler aldım. O yüzden bu destekler çok önemli. Yeni şeyler görmek de güzel.”
Farklı kültürlerden filmler izlemenin önemine de işaret eden Ramsay, “Farklı kültürlerin nerede olduklarını görme şansım oluyor. Mesela aile ve yaşlılık hakkında birçok film var. Farklı kültürlerin bu meselelere nasıl baktığını görebiliyorsunuz. Tabii bütün bunlar oldukça kişisel ve basit hikayelerle gösteriliyor. Bence burada gerçekten çok güçlü projeler var.” ifadelerini kullandı.
“Film yapmak uzun bir yolculuk gibi”
İskoç yönetmen, Avrupa dışında bir film etkinliğine gelmenin kendisi için faydalı olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
“Burada sanki dünyanın her yerinden gelen çok fazla ses var gibi. Bence tüm iyi işlerimizi harika bir şekilde yapalım. Film yapmak gerçekten çok zordur ve her zaman uzun bir yolculuk gibidir. Yapabildiğim kadarıyla genç yönetmenlerin ilk uzun metrajlarını izliyorum. Sadece yeni şeylerle özellikle gençlerin bu günlerde dünyayı nasıl gördükleriyle ilgileniyorum çünkü dünya çok karmaşık. Genç bir yönetmen, yaptığım bir filmden ilham aldığını söylediğinde sinemayı canlı tutmaya biraz katkıda bulunmuş gibi hissediyorum.”
Türk yönetmenlerden Nuri Bilge Ceylan’la Cannes Film Festivali’nde tanıştığını aktaran Ramsay, “Nuri Bilge harika bir fotoğrafçı. Fotoğraflarına bayılıyorum. Eşi de çok iyi bir fotoğrafçı. Bu yüzden oldukça benzer bir geçmişe sahibiz. Venedik Film Festivali’nde birlikte jüri olmuştuk. Bence o gerçekten harika bir yönetmen, gerçekten şaşırtıcı.” değerlendirmesinde bulundu.
Arthouse sinemaya da değinen yönetmen, dönem dönem tekrara düşse de özgün filmlerin sayısının az olmadığını vurgulayarak, “İlginç çünkü bazen diğer yönetmenlerle konuştuğumda farklı hissediyorum. Şimdi televizyon ve birçok farklı mecra var. Ancak bağımsız sinemanın her zaman güçlü konumunu koruyacağına inanıyorum. Çünkü gençken ilham aldığım filmler, harika işler hep formu kıran, sınırları zorlayan ve yıkıcı şeylerdi. Yeni nesillerin de buna ihtiyacı hep olacaktır.” dedi.
Lynne Ramsay, uzun zamandır Margaret Atwood’un “Stone Mattress” (Taş Yatak) isimli hikayesi üzerine çalıştığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Margaret Atwood harika bir yazar. Taş Yatak ise Kuzey Kutbu’na yolculuğu anlatıyor. Bence komik, karanlık, yıkıcı, çılgınca, saçma ve heyecan verici. Bu büyük bir proje çünkü gemiyle Kuzey Kutbu’na gitmek gibi bir şey. Bu yüzden birçok zorluğu var. Daha sonra belki biraz basit, birkaç proje daha var. Oldukça çılgınca olan orijinal bir projem var ama onu gerçekten seviyorum. Sanki hayal gücüme bir yolculuk gibi ve bence orada gerçekten ilginç bir şey var. Bu yüzden birkaç şeyin olması gerekiyor çünkü bundan sonra ne olacağını bilmiyorsun. Taş Yatak bence şimdi yapılması gereken bir film.”
Lynne Ramsay hakkında
İskoçya’nın Glasgow kentinde doğan Ramsay, üniversitede fotoğrafçılığın yanında kısa filmler de yapmaya başladı ve mezuniyet kısa filmi “Küçük Ölümler” ile sinema sektöründe dikkati üzerine çekti. Film, 1996’da Cannes Film Festivali’nde En İyi Kısa Film Jüri Ödülü’nü kazandı.
İlk uzun metrajlı filmi “Ratcatcher” (1999) ile En Umut Verici Yeni Oyuncu dalında BAFTA ödülü kazanan Ramsay’in “Asla Gerçekten Burada Olmadın” filmi ise 2017’de Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye, En iyi Senaryo Ödülü ve Phoenix En iyi Erkek Oyuncu Ödülüne layık görüldü.
Lynne Ramsay, kariyeri boyunca zor ve alışılmamış konuları filmlerinin teması olarak seçerek, yapımlarıyla duygusal ve etkili hikayeler anlatıyor.
Muhabir: Salih Şeref,Fatih Türkyılmaz
sonbasin.com / AA