Gönüllü tercümanlar deprem bölgelerinde yardım çalışmalarının sesi oldu
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, gönüllü tercümanlar enkazda arama kurtarma ve tıbbi destek çalışmaları sırasında yabancı ekiplerin sesi oldu.
ANKARA (AA) – Arama kurtarma ekiplerinin mücadelesine konuştukları dillerle ortak olan gönüllü tercümanlar, yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.
Gazi Üniversitesinde fizik bölümünde eğitim gören Endonezyalı İrsyad Muhammad Aziz, deprem bölgelerinde Endonezyalı sağlık ekiplerine yardımcı olmak için Hatay’da gönüllü tercümanlık yaptı.
Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de yaşayan Aziz, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyüklüğünü ve birçok bölgeyi etkilediğini öğrendiğinde çok şaşırdığını ve bundan büyük üzüntü duyduğunu aktardı.
Aziz, depremden kısa bir süre sonra Endonezyalı sağlık ekiplerinin kurduğu sahra hastanesinde tercümana ihtiyaç duyulduğu haberini aldığını ve bunun üzerine Ankara’dan Hatay’a yola çıktığını anlattı.
Türkiye’yi çok sevdiğini ve Türkiye’de kendisini ikinci evinde gibi hissettiğini vurgulayan 19 yaşındaki Aziz, iki hafta boyunca Hatay’ın Hassa ilçesinde, Endonezyalı sağlık ekiplerinin görev yaptığı sahra hastanesinde tercümanlık yaptığını söyledi.
Aziz, deprem bölgesinde çalıştığı sırada büyük bir artçı depreme yakalandığını ve o gece çok sayıda kişinin hastaneye akın etmesini unutamadığını belirtti.
“Bu kadar çok kişiye tercümanlık yapacağımı hiç düşünmemiştim. Günde yaklaşık 300 hasta geliyordu. Günler geçtikçe alışmaya başladım, görevimi tamamlayabildim.” diyen Aziz, “Benim için çok değerli anlardı. Yardım edebildiğim için çok mutluyum, Türkiye’yi çok seviyorum, burası benim ikinci evim gibi.” ifadelerini kullandı.
Türk akademisyen, enkaz arama çalışmalarında Meksika ekiplerinin sesi oldu
Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesinde akademisyen Barış Tuğrul, İspanyolcaya hakim olduğunu ve Meksika’dan gelen arama kurtarma ekipleriyle Adıyaman’a giderek gönüllü tercümanlık yaptığını söyledi.
Adıyaman’da yerel otoritelerle Meksika arama kurtarma ekipleri arasındaki iletişimi sağladığını belirten Tuğrul, çoğunlukla İspanyolca ve zaman zaman da İngilizce konuşarak ekiplerin koordinasyonuna yardımcı olduğunu ifade etti.
Tuğrul, yabancı arama kurtarma ekiplerinin, Türkçe bilmedikleri için enkazlardaki canlılara seslenme konusunda zorluk çektiklerini ve bir çevirmene ihtiyaç duyduklarını aktardı.
Daha önce afet bölgelerinde hiç çalışmadığını belirten Tuğrul, deprem bölgesinde oldukça trajik anlar yaşadıklarını anlattı.
Tuğrul, en çarpıcı anısını şu ifadelerle paylaştı:
“Aklıma kazınan en önemli sahnelerden birisi, kızının cenazesini çıkardığımız bir annenin yanımızdaki arama kurtarma köpeğine gözyaşları içerisinde teşekkür etmesiydi. Bu, gerçekten beni ve benimle beraber o sahada bunu gören birçok arkadaşımızı çok etkiledi. Ben bunu Meksikalılara da çevirdim. Onlar da bu durumdan inanılmaz etkilendiler.”
Tuğrul, deprem bölgesindeki görevinin “talimatları ve duyguları en iyi şekilde yansıtmak ve iletişim anlamında köprü vazifesi görmek” olduğunu anlatarak bölgeden ayrıldıktan sonra da orada gördüklerinin kendisini çok etkilediğini, bunun etkilerinin uzun süre devam edeceğini ifade etti.
“Yaşlı bir kadının “dayanma gücünün” tüm ekibe ve bölgedeki insanlara ilham kaynağı oldu”
Depremlerin ardından arama kurtarma çalışmalarına katılan Güney Afrikalı Gift of the Givers ekibine gönüllü tercüman olarak katılan Yusuf Hasan Köse de depremlerin 10’uncu gününde enkaz altından kurtarılan 80 yaşındaki bir kadının dayanma gücünün, tüm ekibi etkilediğini, bu gücün tüm ekibe ve bölgedeki insanlara ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Köse, deprem haberini sosyal medyadan öğrenir öğrenmez “afalladığını” ve derhal Kahramanmaraş’ta yaşayan arkadaşlarına ulaşmaya çalıştığını, ikinci depremden hemen sonra bölgede arama kurtarma çalışmalarına katılan ekiplere tercümanlık yapabileceğini düşündüğünü dile getirdi.
Dünyanın birçok bölgesinden arama kurtarma ekipleriyle karşılaştığını belirten Köse, Güney Afrikalı Gift of the Givers ekibine İngilizcesiyle faydalı olabileceğini düşünerek katıldığını söyledi.
Köse, deprem bölgesini ilk kez gördüğünde nasıl bir yıkımla karşı karşıya olunduğunu anladığını belirtti.
Arama kurtarma ekibinin sorularına yanlış bir yanıt vermemek için çaba sarf etmek gerektiğini söyleyen Köse, teknik konularda oldukça dikkatli olmaya çalıştığını vurguladı.
Bölge halkının arama kurtarma ekiplerine yaklaşımına da değinen Köse, “İnsanlar, elinde ne yiyecek kaldıysa ikram etti, bir trafik oluştuğunda ekiplerin yeni bir hayat kurtarabilmeleri için enkaza ulaşabilmesi adına tüm gayretleriyle bu sorunu çözmeye çalıştı. Bir keresinde mola vermek üzere durduklarında esnafın dükkanını açıp elinde ne varsa ekiplere dağıttığına şahit olduk.” dedi.
Muhabir: Muhammet Tarhan,Sümeyye Dilara Dinçer,Salih Okuroğlu
sonbasin.com / AA