Japonya’da öğrendiklerini uygulayan akademisyen depreme “hazırlıklı” yakalandı
Adıyaman’daki evine ışıklı tahliye yolu yapan, dolapları sabitleyen, daire kapısının önünü boş bırakan ve deprem çantasını hazır bulunduran tıbbi genetik uzmanı, ağır hasar gören evden annesiyle burnu bile kanamadan çıktı.
BURSA (AA) – “Asrın felaketi”nde Adıyaman’da ağır hasar alan evinden annesiyle çıkmayı başaran akademisyen, 5 yıl yaşadığı Japonya’da edindiği tecrübeleri günlük hayatında uygulayınca depremin etkisini en aza indirdi.
Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalında görevli Dr. Öğr. Üyesi Muhammer Özgür Çevik, annesiyle depremden yara almadan kurtulduktan sonra Bursa’da yaşayan oğlunun yanına geldi.
Çevik, AA muhabirine, Adıyaman Altınşehir Mahallesi Gökkuşağı Sitesi’nde 6’ncı katta yaşadığını ve depremde 4 bloklu sitenin iki bloğunun gözlerinin önünde çöktüğünü söyledi.
Dairesinin bulunduğu apartmanın da ağır hasar aldığını belirten Çevik, annesiyle hemen dışarı çıktıklarını kaydetti.
Deprem sırasında ve sonrasında yaşadıklarını anlatan Çevik, şöyle devam etti:
“Doktoramı Japonya’da yaptım. Japon hükümeti burslusu olarak 5 yıl orada kaldım. İlk önce bizi Kobe’de bir deprem müzesine götürdüler. Tedbir alınmazsa viyadüklerin, evlerin çökebileceğini gördük. Dolayısıyla oradan başlayarak bir bilinç oluşmaya başladı. Dedim ki ‘İleride evim olursa kendime bunları uygulayacağım’. Deprem olduğu anda kendimi yerde buldum. Hemen ‘çök, kapan, tutun’ şeklinde yatağın yanında yer aldım. Kafamı kaldırdığımda iki binanın çöktüğünü gördüm. Evdeki tüm dolapları sabitlemiştim. Kyoto’da bir deprem yaşamıştık ve kapımın önünde basit bir ayakkabı dolabı vardı. Onun devrilip kapıyı kapattığını hatırlıyorum. Bu nedenle dairemin çıkış kapısının önünü boş bırakmıştım. Dolayısıyla dışarıya çıkmakta zorlanmadım.”
Hayat kurtaran aydınlatma sistemi
Çevik, evine taşındığında acil durumda tahliyenin kolay olması için koridora şarjlı 3 lamba taktırdığını, normalde apartmanların merdiven boşluklarında elektrik kesintisinde devreye giren sistemi kurdurduğu elektrikçinin bile duruma şaşırdığını dile getirdi.
Bu lambaların, elektrik kesilince kendiliğinden devreye girdiğini aktaran Çevik, “8 saat kadar aydınlatma kapasitesi var. Normalde de evde yaşlımız olduğu için ışık açmadan kendi yolunu bulabilmesine hizmet ediyordu.” dedi.
Muhammer Özgür Çevik, deprem olunca, yan odada uyuyan ve yeni ameliyat olan annesinin hemen koridora çıkabildiğini ve yara almadığını anlattı.
Bu ışıklar sayesinde deprem çantasını da kolayca bulabildiğini vurgulayan Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çantamın içinde her zaman bir şişe su, bir küçük bisküvi, kişisel temizlik malzemeleri, ağrı kesici gibi ilaçlar, ufak tefek makas, tornavida, ufak bir fener, katlanabilir bir yağmurluk gibi eşyalar vardı. Bir miktar para da koymuştum. Yanıma cüzdanımı alabildim. Maalesef cep telefonumu alamadım. Çok tedbirli de olsanız bazen bulamıyorsunuz. Biraz daha beklemek istedik ama bina bizi çok sarstığı için dışarı çıktık. Dışarı zifiri karanlık. Deprem çantamdan hemen fenerimi çıkardım. Fenerle aşağıya inmeye başladık. Baktık ki merdivenler hasar görmüş. İki katı merdivenleri birleşmiş. Annemi sırtıma alarak indirdim. 7 katlı apartmandan 4 kat inince çıkışa geldik, merdivenler birleşmişti. Çıkışın kapısı kapalıydı. Apartmandan ilk çıkan biz olduk. Biraz sıkışmıştı, deprem çantasındaki tornavida sayesinde dışarı çıktık.”
Çevik, daha sonra aracıyla üniversitenin uygulama oteline geçtiğini, ikinci depremde otelin de hasar gördüğünü ve Adıyaman’ı terk etme kararı aldıklarını belirtti.
“Herkesin bir deprem çantasının olması gerekiyor”
Şanlıurfa kara yolunu kullanarak Bursa’ya doğru yola çıktığını anlatan Çevik, aracının deposunun dolu olduğunu ancak yollarda akaryakıt başta olmak üzere birçok sıkıntının yaşandığını aktardı.
Yanında bulundurduğu bir şişe su ve bir paket krakeri annesiyle paylaşarak akşama kadar idare ettikleri bilgisini veren Çevik, “Onlar olmasaydı durum ne olurdu bilmiyorum. Bazen paranın da geçmediği durumlar oluyor. Ayrıca herkesin bir deprem çantasının olması gerekiyor. Evin çıkışlarının açık tutulması gerekiyor. Bina çok kalitesiz olsaydı veya işte diğer bloklarımız gibi çökseydi bizim için de yapacak bir şey olmayabilirdi ama size şans tanındığında o yolu yürüyebilmeniz için önceden birazcık hazırlıklı olmanız gerekiyor. Ben bunu Japonya’da öğrendim.” diye konuştu.
Çevik, Türkiye’de deprem konusundaki eğitimlere ağırlık verilmesi hatta deprem müzesinin kurulması gerektiğini vurguladı.
Depremde birçok arkadaşını ve öğrencisini kaybettiğini belirten Çevik, “Çok üzücü, bütün milletimizin başı sağ olsun. Aynı anda iki depremin olması. İlk depremi kurtardık ama ikinci depremi ben de beklemiyordum.” ifadesini kullandı.
Muhabir: Sinan Balcıkoca
sonbasin.com / AA